MASUM İNSANLAR NEDEN ÇOK ÇABUK ALDATILIR, ÇOK ÇABUK KANDIRILIR, ÇOK ÇABUK İKNA EDİLİR...?

 MASUM İNSANLAR NEDEN ÇOK ÇABUK ALDATILIR, ÇOK ÇABUK KANDIRILIR, ÇOK ÇABUK İKNA EDİLİR...? 


En başta söyleyeyim, aptal değiliz, saf ve salakta değiliz. 

O duruma düşürülürüz. 

Peki ama niye tekrar ve tekrar aldanırız..? 


Çünkü mayamıza Rabbimiz güzellik katmış, hüsnü zan katmış, mutlu olma arzusu katmış, iyilik yapmaktan zevk alma duygusu katmış, doğruluğa ve dürüstlüğe iştiyak duymak katmış. 

Velhasıl olumlu ve pozitif olan ne varsa onu aşk derecesinde sevme dürtüsü ile donatılmışız. 


İnsan... Aşk'a aşık bir mahluktur. İyilik, güzellik ve muhabbetli olmalara meftundur. 


Hele hele çocuklar ve yaşlılar en çok ve çabuk aldatılan sınıfındandırlar. Niye mi...?  

Onlar için sevilmek, ilgilenilmek, muhabbet ve sevgi hediye almak, gıda kadar ihtiyaçlı oldukları nimetlerdendir.  

"Güzel bir söz yılanı bile deliğinden çıkarır" işte bu güzellikler biz insanlar için bir aşk'tır, sevdadır, nefestir, oksijendir, sadakadır. 


Asırlardır yumuşak kalpliler, katı kalplilerin hep avı olmuş, tuzağa düşürülen masumları olmuştur. 


-Sen daha akıllanmadın mı? 

-Bir kez aldanan şuuuu....'dur, ikinci kez aldanan şunun şusudur... 

-Halen daha aklın başına gelmedi mi? 


Daha bu gibi binler misaller var. Bitmez de! İnsan aldanır.. Bir, iki, üç,  onbin yüzbin.... kez. Bu onun duygusal açığıdır yada açlığıdır. 

Korkmak, korukutulmak bile bir duygusallıktır. Korku da insanın aklını devre dışı bıraktırır. Korkudan selamete çıkma telaşı verir. 


İşte tamda böyledir dostlar, biz insanoğlunun mayası, hamuru. 


İnanırız hemen!  bilmem kaç sefer yalan söylediğini yakaladığımıza bile tekrar tekrar inanırız. Her defasında da kendimizi fırçalarız. Yine kandırıldın yuhh sana deriz kendimize. 


Biz ne aptalız, ne salağız, ne manyağız, bilmem ne de şu'yuz. 


Biz sadece "İNSANIZ"..... Bizi aldatanlar mı....?" ŞEYTANNNN"


Hele hele bu huyunu meslek edinmişcesine devam ettirenler...! 


Bak vallah Şeytan onlar....! Emek hırsızları, menfeatine tapıcılar, soysuz ve mayasızlardır cem-i  cümlesi. Yalancı ifrittirler. 


Bu tür omurgasız ve mayasızların şerlerinden beri olmak, tasallutlarından kurtulmak ve onlara alet olmamak için.... 

Akıl ve akıl nimetini ve birde tecrübe becerisini devreye sokup, hani o mayalandığımız duygusallığımızı epeyce bir arkalara ittirmemiz elzemdir, çok gerekli ve lazımdır aldanmamak için.


Ama inanın böyle şeytan ruhlular dikkat edin çoğunlukla duygusal damarlarımıza çalışırlar. Gaza getirir, iştahamızı kabartırlar. 


Yani bir insanın aslında en büyük düşmanı da yine kendisidir. 


Hani belki aynı mevzuda bir.. bin aldanmışlığımız oluyor ya..... Hahh işte ondan yola çıkarak dedim diyeceğimi. 

Aldanan üzülmesin ki.. sahiden ben salakmıyım? safmıyım? yada aptalmıyım?  Hiç biri değiliz inanın....Mayamızdaki masumiyet duygusallığımızı kullanır hep yalan söyleyen bu avcılar. 


Lakin bu duygusallık hamurumuzda olmasaydı...HafizanAllah ne Allah cc' ı sevebilirdik, nede kullarını, nede kâinatın içindekileri. 

Aşk'a aşık olma (ALLAH'a) mecnunluğumuz hiç olamazdı. 


Her bir atom parçacığımız gibi, bize bahşedilmiş ikramlar külliyen Rabbimizin gerçek bir mucizesidir.

Bu nimetleri kullanmada ki ölçü nasıl olmalıdır..? 

Akıl, Tecrübe, Duygu. Bu üçlü sıralamanın ilk ilkesi de ORTA YOL. Yani itidalli olmak, her şeye temkinli yaklaşmak. Lüzumu kadar. 

Ne az ne de çok...İhtiyaca göre düzenleme. 


Dedim ya.... Devri zamanımız da Akıl ve tecrübe her an teyakkuzda olmalı, her an taarruzda kalmalıyız. Duygusallığımızı da nerede ve ne zaman devreye alacağımızı da yine akıl ve tecrübelerimize sormalıyız. 

Bu devir aff buyurun da şeytanlaşmış insan devri. 


Selametle efendim. 


Yorumlar

Popüler Yayınlar