NEFISLERE NAMAZ ve ORUÇ NEDEN ZOR GELİR
“İnsanın nefsi, yemek içmek husûsunda keyfe mâyeşâ (dilediğince) hareket ettikçe, hem şahsın maddî hayâtına tıbben zarar verdiği gibi, hem helâl-haram demeyip rast gelen şeye saldırmak, âdetâ ma‘nevî hayâtını da zehirler. Daha kalbe ve rûha, itâat etmek o nefse güç gelir. Serkeşâne (baş kaldırarak) dizginini eline alır. Daha insan ona binemez, o insana biner.” (Mektûbât, 29. Mektûb, 253)
İmtihanımız tamda bu noktada başlıyor, demek ki bu vazifelerin nefsimize çok zor gelmesi yediğimiz ve içtiğimizdenmiş. Yaşlı Bir tanıdığım kendisinin davet edildiği bir etkinliğe "ona namaz kıldırırlar korkusuyla daveti geri çevirmişti" işte bu kadar zor gelmesinin en birinci gerekçesi "dilediğince" hataket etmesinden kaynaklanıyordu.
En büyük zaafımız "DILEDİĞİNCE" hataket etmemizmiş. Mesela asker ocağında insan dilediğince hareket edebilir mi? ASLA...!
Demek ki "bu hayat benim, ben özgür bir bireyim canımın istediğini yaparım" diyemezmişiz. Belirli bir düzen ve uyum içinde yaşamak mecburiyetindeymişiz. Disiplin ve nizam bizim en birinci vazifemizdir. Aynı kirli el ile temiz el gibidir yaşam ve disiplin.
Kirli el, mikrop yuvası; temiz el ise yaşam sevinci gibidir.
Elleri temiz olanın yiyip içeceğide ter temizdir. Ağzına aldığı lokmalar hem bedenine şifa, hem ruhuna dinginliktir.
Başlamalıyız şimdiden RAMAZAN-I ŞERİFE hem bedenen hemde ruhen temizlenmeye. Kirli elleri şimdiden yıkamalıyız.
İşte o zaman İnşallah ibadetinden zevk ve lezzet alanlardan olur, onların saadetli hayatlarını kendi hayatlarımıza dahil ederiz.
Recep ayımız mübarek, Şaban ayımız muhabbet, Ramazan ayımız bereketle dolup taşsın İnşallah.
Yorumlar
Yorum Gönder