GIYBETİN İNSANIN SİRETINE ve SURATINA YAPTIĞI
TAHRİBATI ÇÖZDÜM
(SİRET..: Ahlak, karekter, şeciye./ SURAT...: Yüz, cemal)
Bak vallah çözdüm. İnsanları çok gözlemlerim, irdelerim, incelerim. Konuşmalarını, hayata bakış açılarını ve özellikle hayatı nasıl yaşadıklarını gözlemlerim. Yüksek hassasiyetle inanç eksenli yaşantıları yakaladım mı çok mutlu olurum ve hatta o insanın akibeti adına rahatlarım. Tersi durumlarla karşılaştım mı da çok üzülürüm. Keşke böyle bedbaht bir hayat yaşamasa, bohemce ve hayvanlarla aynı gibi sadece yeme, içme, uyuma, gülme kahkaha atmayla sonsuz hayat sermayesini bu nefsani arzularına kurban etmese keşke der üzülürüm. Gerçi bundan 15-20 yıl önce bu zalim adam, yani bende tarif ettiğim hayatın aynına yakınını yaşadım ya.! Şimdi tek farklılığım elhamdülillah namazlarımı aksatmadan ifâ etmek. Ama diğer bir çok haramlardan da uzak durmaya gayretim epeyce. Lakin yinede pek temiz ayakkabı sayılmam.
Herneyse konu başka.
Şunu demeye çalışıyorum, insanların içi dışına yansır denir ya..!
Ben buna olumlu yada olumsuz en azim etkeninin DEDİKODU ve GIYBET olduğuna iki kere iki eder gerçeklikle şahit olarak çözdüm.
Bu çözdüm dediğim insan modeli sadece müm'in olanlarla ilgili olacak.
Mesela en bariz örnek kendimden. İki gün önce ahlaken hiç sevmediğim birisi hakkında verdim veriştirdim.
(kendi ahlakım temizmiş gibi de. Toprak benim başıma)
O günün gecesinde, rüyam da....Çok çok aff buyırun. Ağzımdan kalın bir yılan gibi ama rengi bir yiyeceğe benzeyen sarı renkli bir madde up uzun çıkıp durdu. Utancımdan kimseler görmesin diye saklamaya çalıştım bu ağzımdan çıkanı ama olmadı benim bir hanım akrabam ben aşağıda o yukarıda bana bakar haldeydi ve benim bu durumumu seyrediyordu. Bende ağzımdan çıkan bu yuvarlak kalınca o şeyi sanki ipliği iki kolda sarar gibi o çıktıkça ben avuçlarımın içinde sararak daha fazla etrafa yayılmasın diye bir o elime bir diğerine sarıp durdum. Bir türlü bitmedi, habire ağzımdan çıkıp durdu. Yemin ederim gıybet yaptığım aynı gün
yada ertesinde bu rüyanın aynısını defeâtle gördüm. Kendime ait bu halimden rüyamda da tiksinip duruyorum...!
Rabbim merhametinden gıybeti yapmama ikazını yapıyor ama benim gibi kâfir nefisliler mall gibi aynı şeye devam ediyor.
Rüyamı bu şekilde tevil edip bu rüyalarımdan çok ürküyor, ama az biraz unutup canımı sıkanlar için gıybete devam ediyorum. Yaaa işte Nefislerimiz böyle dehşet düşmanlarımız.
Sırada yaşadığım şehrin yerli halkı ile ilgili gözlemlerim.
Bursanın %95 yerli halkının yaşadığı cemaatin olduğu bir camiye gidiyorum. Bayılıyorum bu insanlara.
Bir ara hiçte mutlu olmadığım bir başka Şehirde, mutlu olmadığım insanlar arasında yaşadım Bursadan önce. O zaman çok dua ederdim, "Allahım ben burada hiç mutlu değilim, ne olur ahlâken ve edeben, saygı ve hürmette benden çok çok önde olan bir topluluk içinde yaşat beni"
Elhamdülillah duam kabul oldu, şimdi ev sahibimde dahil komşularım ve hele cami cemeati harika insanlardan müteşekkil.
Ara sıra caminin bahçesinde otururum. Kaç defa test ettim. Bu Bursanın yerli halkı kendi aralarında sohbet ederler, aynı bizim gibi (Doğulular) hararetli siyasi tartışmalar yaparlar, geçmişte yaşanmışlıkları yad ederler, yapılmış haksızlıklardan bahsederler.
Arkadaş bir sefer olsun, özellikle geçmişinde zarar görmüş insanlar hakkında bile ne bir tanecik küfür, ne kötü söz ve en acaibi ise bir damla DEDİKODU'luk, GIYBET'lik konuşmuyorlar. Masadan kalkıp giden ola ki oturanlardan birilerinin canını sıkacak olumsuz davranışı için o kişi yanlarından ayrıldıktan sonra arkasından bir tane gıybet ettiklerine şahit olmadım yahuu.
Ama çok şiddetli kavgalar bu anlattıklarımdan müstesna tabii ki.
Evet sıradan, olağan, gelmiş geçmiş, sukün bulmuş, geçmişte kalmış olanlarda dahil vesair durumlarda da dedikodu ve gıybet etmiyorlar ben buna şahit olamadım. Bayıldım bu hallerine.
Az kalıyorum ki kalkıp boyunlarına sarılıp yanaklarından öpeyim.
Yüzlerine suratlarına ve siretlerine bakıyorum inanın sanki melek yüzlüler. Bak vallah abartmıyorum.
Ama gençleri için aynı duyguları taşıyormuyum deseniz malesef bu yaşlışarına beslediğim kanaati tamı tamına herhal söyleyemem.
Adaletsiz dünyanın hainliklerinden onlarda nasiplenmişler malesef.
Anladım ki, insanın siretini de suratını da nurlandıran yada karartan "GIYBET ve DEDİKODU" imiş. Özellekli bu tarafın insanlarının yüzleri çok güven verici, itimat telkin edici ve nurlu.
Birde kendi suratıma dönüp bakıyorum, kendimden kendim bile korkuyorum. Bak vallah gülmeyin yaa...!
Ulen bizim bu damarlarımızdaki kanlarımıza karıştırılan bu gıybet ve dedikodu belasını kim başımıza BELÂ" etti be.
Hayyy onların başlarından Alllahh belalarını...Kaldırsın..İnşallah.
Yorumlar
Yorum Gönder