CİHADIN EN FAZİLETLİSİ ZALİM HÜKÜMDARIN KARŞISINDA HAKKI VE ADALETİ SÖYLEMEKTİR
Hz. Muhammed Mustafa sav
Efendimiz, bize dik duruşu öğütlüyor. Böyle yaparsanız sosyal adaleti sağlamaya katkınız olur tavsiyesinde bulunuyor.
Bu sosyal adeleti sağlamak için şunu yapmayacağız. Gidip o zalim hükümdarın karşısına dikilip "sen şöyle zalimsin, böyle adaletsizsin" demiyeceğiz. Bu davranış zaten çok aptalca olur.
Bu sosyal barış ve adaletli yönetim için yapacağımız şu olmalı.
Her bir bireyin evvela ve bizzatihi kendi ahlakında bu zalimâne davranışlar olmamalı ki olanlara hesap sormayı yada itiraz edebilme hakkını kendinde görebilsin. Yani o zaman hak sormak hakkımız olur.
Ondan sonra da normal hayatımızın akışı içinde konumumuz, görevimiz, yetkimiz ve elimizin yeteceği güç nisbetinde; tesbit ettiğimiz, şahit olduğumuz, var olduğuna kanaat getirdiğimiz bil cümle zalimâne ve adaletsizce fiilleri ve sözlü uygulamaları, kanunsuz kanunları, ve yine haksız ve kanunsuz verilen emirleri tesbit ettiğimiz an itirazlarımızı en yüksek perdeden haykırma hakkımız olsun.
Adaletsiz ve zalim Hükümdara karşı dik durmak, bu şekilde hakkı savunmak ve o hakkın gasp edilmesine hem müsaade etmemek, hem göz yummamak ve hamde razı olmamakla olacaktır.
Bu dik duruş ve hakkı savunmanın nasıl olacağını yaşadığımız canlı hayatımızda bir örneklendirme ile anlatalım.
Mesela, sizinle hiç alakası olmasada diyelim bir rüşvet olayına şahit oldunuz; "amaan bane ne, başıma dert almayayım şimdi" denmemeli. İnanın budur zalim hükümdarın yüzüne hakkı haykırmak. Günümüz teknolojisinde hepimizin elinde kameralar var, ses kaydediciler var, onlarla dolaşıyoruz. Korkmadan, yiğitçe toplayabildiğimizce çok deliller toplayıp yapılması gerekeni yapmaktır zalimin karşısına dikilip dik durmak.
Hele düşünelim ki... Bu şekilde toplum bilincini oluşturmayı başarmış Ülkeler nasılda sosyal barışı yakalamayı bilmişler.
Ülkenin hiç bir noktasında ne memuru, ne amiri ve nede esnafı yanlış yapmayı çok arzulasa da vallahi kılını dahi kıpırtadamaz.
Toplumsal olarak tek çaremiz budur. Yanlış mı yaptı esnaf Alo zabıta...! yanlışmı yaptı amir, memur alo savcı vesaire vesaire.
Her bir birey, konumuna göre böyle dik duruşlar göstere göstere hükümdarını da dize getirir, amirinide memurunu da.
Mevcut siyasi konjektöre bakarak şimdi ilk akla gelen; hükümdardan başlamış koşuşmuşluk diyeceğiz haklı olarak.
Eyvallah çok haklısınız...!
Amma haksız olduğumuz tarafımız çok daha fazla.
En az bir asırdır, bu muazzez toplumun üstüne korku dağları sürekli yüklendi durdu. Gıkını çıkaramaz hale getirildi. Şimdi de sahtekarların kurdukları zalimâne ve adaletsiz bu düzenin at oynatıcılarına kalan bu meydan da sabah çalıyorlar, akşam çalıyorlar. Bizlerde melül melül baka duruyoruz arkalarından.
Böyle başımızı kuma gömmeye devam ettikçe ohooo daha bu günlerimiz iyi günlerimiz olacak hiç şüphemiz olmasın.
Eleştireceğiz, seslerimizi yükselteceğiz, eli kalem tutan korkmadan yazacak, ağzı laf yapan korkmadan haykıracak, kimin gücü ne ölçüdeyse o şiddette tavır alacak.
İşte budur zalim ve adaletsiz hükümdarın karşısında hakkı savunmak.
Unutmayın ki bu dik duruşun icaplarını kendi gücünün yettiği kadarıyla yapan, müberra Efendimizin (sav) emrine ittiba etme şerefine nail olacak.
Elinle... Dilinle.... En zayıfı da hiç olmasa kalbinle buğz et....!
Hulesasının hulesası (özetin özeti) şahidi olduğun bir yanlışta bile kılını dahi kıpırdatmıyorsan hemen vicdanında kendini bir sorgula. Bu kadarcığı bile yapmayan bir insanın haksızlıklardan, hukuksuzluklarda şekva etmeye hakkı olabilir mi? Asla ve kat'a.
Demek ki, zulme rıza gösteriyorsun, sonuçlarına katlanacaksın.
Yoksa sende o zalim hükümdarın bahtsız teb'alarından olursun.
Hani desen ki... Aman kardeşim başımı eğer rızkımın peşinden koşarım. Bana ne kim ne yapmış ne haltler yemiş bakmam böyle şeylere. Kurtulurmuyuz...? Hiiiç boşa bekmeyelim hemde hiiiç.
Zulme rıza gösteren onu yapan gibidir.
Heyyy kurban olduğum Ayşe teyzem, Hüsnü emmim bunlardan sende sorumlusun haaa..! Ellerini açıp dua da mı edemiyorsun.
Tercih bizlerin, hepimizin kardeşim. Vesselam.
Yorumlar
Yorum Gönder