GÜNAHLARIMIZI BİLE SATIN ALAN BİR RABBİMİZ VAR


Yaşlı bir adam merkebine odunları yükleyip pazara giderken merkep tökezlenmiş odunlar devrilmiş. Adamcağız uğraşsada odunları tekrar merkebe yükleyememiş. Sağa sola bakınmış birileri varmı diye. O esnada Sultan Mahmud ta askerleriyle ormanda gezinirken teb'asından ayrılıp tefekkür için yalnız gezinmeye başlamış. Yaşlı adamı görüp yanına gelmiş, durumunu anlayarak zar zorda olsa tek başına odunları merkebe yüklemiş, eli yarılıp kanamış. Yaşlı adam çok teşekkür etmiş. Oradan ayrılıp çadırına gitmiş, elini sarmışlar. Sultan nöbetçilere demiş ki birazdan şu yönden yaşlı bir adam merkebiyle gelecek onu bana yönlendirin. 


Adamcağızı karşılamış askerler, çadıra girip eli sarılı Sultanı görünce durumu anlamış. Aman Sultanım, affına sığınırım, ben bilemedim sizin kim olduğunuzu falan diyerek mazaretini ifadeye başlamış, Sultan estağfurullah diyerek hiçte üzülmesi gerekecek bir durum olmadığını söyleyerek yaşlı adamı sakinleştirmiş. Sultan demiş ki bu odunları madem götürüp satacaksın, bana sat, ne istersen öderim. Yaşlı adam, hay hay Sultanım satayım. 

Kaç para istersin? 

Yüz altın demiş adam, vezir hemen kızgınlıkla itiraz etmiş. 

Be adam bunlar en fazla yüz akçe eder, sen ne cüretle yüz altınnnn istersin? Yaşlı adam, hemen cevabı yapıştırmış. 

Çok haklısınız, doğrudur odunlarım en fazla yüz akçe edecek kadar ucuz bir maldır amma alıcısı çok pahalıdır. 

Böyle bir alıcıdan yüz akçe nasıl umarım. 

Madem bu fırsatı Rabbim bana nasip etti, akçeyle, kuruşlarla uğraşmak akıl işimidir? 


Kıssadan, hisse.....! Rabbimizde buyurmuyor mu.... Günah işleyen kulum nasuh bir tövbe ile benden af dilese, o günahını bağışlar,  işlediği günahını da hasenata çevirir sevap hanesine yazarım. 


Haydi bakalım...! Satıcı ucuz ve değersiz amma alıcı muhteşem pahalı ve gani. 


Rabbimiz bizden ne ister...? Küstahlaşma.... makamına, mevkine, parana puluna güvenipte nefsini put edinme, acziyetini, fakriyetini unutma, benim muktedir gücümle boy ölçüşme, haddini bil yoksa ümüğünü sıkarım. 


İkrar et, huzuru İlahide ki maddi bedenin ve nefsinin bir "HİÇÇ" olduğunu ki benim de sana öfkem kabarmasın. 


Aff kapısına yönelebilmek bile kendi başına müthiş bir nimet. 


8 milyar insan içinden seçilmiş çok özel bir insansın. Kıymetini bilmezssen bilene vermez mi? Bu kalp işi; sevgiyi kalbe ilham edende, onu oradan çekip alacak olanda kim..? Unutma haaa..! 


Akllı olsun.....! Ankaraya söyle ayağını denk alsın dedi bir meczup...-))) Acaba bunu söyleyenin gerçek sahibi kimm...? 


Kulların müdahale güçleri varsa bi denesinler hele. Ne dersin...? 


Rabbimizi unutursak o da kulunu unuturda ne mi yapar..? 


Yönetenlerin..! Adaletten, hukuktan, insaf ve merhametten nasipleri kesilebilir, hatta canavarlaşabilirler bile. 


Yönetilenler...! Duyarsız robot olabilirler, bana değmeyen yılan binn yaşa diyebilirler, mesela ibadet etmek ölüm kadar zor gelebilir, hatta Allah beni kendinden uzaklaştırmakla cezalandırsa şeytanlar gibi ezan sesi bile bana ızdırap verici olabilir. 


Ha nedersin...? Çirkin işleri güzel gösterip beni boş şeylerle oyalar ha oyalar mı isterse...? 

Mesela maç hastalığı gibi. Mesela Hacı, hoca, alimler benim için tahammül edilmez olabilir. Herkes namaz için camiye girerken ben bahçesinde çay zıkkımlanmaya devam edebilirim gibi.. gibi.! 


Haydi bakalım... Rast gele...... 


Yorumlar

Popüler Yayınlar