ŞEYH OLDUĞUNU ISPAT ETMEK İÇIN BİN TAKLA ATANLAR.
Dün denk geldim bir şeyh efendinin wab sayfasını biraz irdeledim. Ana sayfa başlıklarında "Silsile" bölümü vardı. Soru-cevaplı bir bölüm. Uzunca cevaplar vermiş şeyh hazretleri. İcazetten, intisabdan, rüyalar ve nihayet mütmâinnê derecesine çıkmışlardan bahsetmişti. Sanırım bu şeyh mütâinnê den de öteye sınıf atlamıştı, o hissi aldım sanki.
Bütün bunları, konuya girizgâh olsun diye yazdım.
Maneviyatta...; merte, makam, post, postişinlik, şeyhlik ve benzeri liyâkatler istenmez, talip olunmaz ve hatta yılandan çıyandan korkup kaçar gibi kaçılır. Ancak o makamlarda olan birisi, yetiştirdiği, dizinin dibinde eğittiği talebesine, zakirine, müridine uygun görür de böyle bir göreve layık bulursa emrine muhalefet edemeyeciğinden kabul eder ama titreye titreye.Neden titremek?
Çünkü sorumluluk almak vebal almak demektir, kul hakkını ihlal etmeye enn yakın insan olmak demektir.
Ölüp ölüp dirilesidir makamlar, şeyhlikler.
Dün bu şeyhh efendi hazretlerinin yazılarını okudukça hayretler içinde kaldım ha kaldım. Vay anam, vay babam, hakiki şeyh olmaklılığın bu kadar ispata vabeste olduğunu hiç bilmiyormuşum.
Adam nasıl canhıraş anlatıp durmakta, şeyhlik makamına sahip olabilmenin o çetin serüvenini.
Yok efendim, şeyhim diyen herkese zinhar inanılmaz, ondaki zuhuratları eyicene gözlemlemek, şahid olmak, ferasetli olmak.... Offf anam offff.. Yani sonunda bu yazıyı okuyan pes edip şunu desin yada dedirtsin diye oyyy o nasıl yazmışta yazmış... Ben bile az kaldım.. "çok aziz şeyhimm.. siz bana yetersiniz, başkasına ne hacet....!!! Aman efendim, siz ne mübarekmişsiniz meğerse.....!
Yazdım bu *ŞEYHH* efendiye. Dedim ki.. Şimdi daha iyi anladım ki; sözüm ona siz irşad" ehli ve erleri" kendi makamlarınızı koruyup, kollamak ve devamlılığını muhafaza etmekten insanları irşad etmeye ne vaktiniz nede mecaliniz kalıyor. Tabii birde dağarcığınız bu kudsi vazifeyi (emr-i bil mâruf.. nehy-i ânil münker) yapacak kadar dolumudur? Ondan da çok emin değilim.
Yüz yıllardır...! bu makam, mansıb, taht, saray, şeyhlik makamları, postişinlik kavgaları yedi bitirdi insanoğlunu.
Biliyormusunuz? Hazreti Ömer ra efendimizi yahudi asıllı bir müşrik (İranlı Lû Lû kâfiri) şehit etmeden sanırım bir iki gün önce bir harabe evin içine gizlice girip şöyle dua etmiş. Bu duasına da sahabiden bir zat; o gün, Ömer efendimizin halet-i ruhuyesinin çok dağınık olduğunu hisseder ve takip eder ve bu vesileyle işitir, şahit olur.
Ömer efendimiz şöyle dua eder... Rabbim! Yaşım peygamberimin yaşına yaklaştı, bu emirlik (cumhurbaşkanı, genel kurmay başkanı) bana züll olmaya başladı. Sorumluluğumun altında ezilir oldum. Artık Lütfet al canımı......
Şeyhciklerin, makamcıların canlar çıksın.
Bu tür hakikatler aklıma geldi. Bu şeyhh efendinin "hakiki şeyh" olduğunu isbat etmesindeki yırtınmalarına şahit oldukça ağlayasım geldi. Ne ucuz insanlar bunlar.
Zaten, Dört büyük Raşid Halife efendilerimizden (Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali radyallahu anhum ecmain) hatta bunların hemen ardına, iki gözümüzün nurları canlarımız Hasan ve Hüseyin efendilerimizi de dahil etmeliyiz. Bu müberra torunların halifelikleri çok kısa sürmüş olsa da. Milyon canlarımız kurban.
İşte bu Raşit Halifelerimizden sona maalesef insanoğlunun şakulü kaydı, şirazeden çıktı..Ama, elbetteki Efendimizi sav aynel yakin takip ve temsil eden müctehidler ve benzeri zatlar çok oldu. Ama genelde bireyseldiler. Toplumsal ve sosyal manada çoğulculuk ara ara yakalandıysa da yine de asla Raşit Halife Efendilerimizin o muhteşem hiyerarşik ve homojen adaletli yönetimleri asla sağlanamadı.
İşte Abbasiler, Selçuklular derken Osmanlılar oldukça varlıklarını hissettirdiler amma devamlılığını ilel ebed hiç bir hükümdarlık sağlayamadı.
Ve malesef yüz yıllardır islam alemi böyle ucuzcu, seviyesiz, makam ve mansıb sevdalıları hainlerin ellerinin altında ezildiler, horlandılar, kullanıldılar, mazlum oldular. Reva görenlerde zalim..
Ulennn şeyh efendi...Senin cümle m3'ün (metre küp) şeyh olsa ne yazar. Sen kendi nefsini terbiye edememişsin ki, müridlerine de terbiyeli olun diyebilesin....Haydiii oradannnn...
Dışı nur, içi zift dolu şarlatanlar.
Hodri meydan şeyhlere, postişinli efendilere ve makamcılara....
Yüreğiniz yetecekse; kendinizden, şahsiyetinizden, nefsinizden bahsederken hadi deyin kendinizi tarif ederken..Hadi deyinnn..
Söze başlarken "BU KITMİR KARDEŞİNİZ"...Haydi kendi nefsiniz için deyin hele.."BENIM NEFSİM KÖPEKTİR"
Anlı şanlı şeyhler, makamcılar ben buna derim evvelâ kendi nefsini ıslah etmek için yanıp tutuşan Allah dostu, hakikatli Müslüman ben böylesine yüreklilere derim.
Buna derim...tek derdi nefsi, tek emeli ALLLLAH RIZASI........!!!!!!!
Elhamdülillah şeyh yada makamcı değilim ama, böyle olanlara kapak olsun....Bak şimdi ben haykıracağımmmmm.......
Bennn..İsmail Hakkı; nefsimin köpeğiyimmmm, iti, zağarıyım. Benim nefsim beni insanlıktan çıkardı, ben nefsimin kölesiyim. "BEN İNSANLAR İÇİNDE GEZEN BİR KITMIRİM"
Ruhumda Müm'in im, müslümanım; ama bedenimin köpeğiyim.
İyi ki şeyh değilim...İyi ki makam ve mansıbım yok.......
Ben gibi sıradan, garip gurebaların cannn dostuyummm.
Çünküüüü..*İNSAN* olmayı onlardan öğrendimmmm.
Yorumlar
Yorum Gönder