İNSAN İLE DİĞER CANLILAR ARASINDAKİ AYRICALIKLAR
Her varlığın illâki bir yaratıcısı olmak zorundadır. İlk başlangıç olmalıdır. İlk Çıkış noktası olmak zorundadır. Mülkün sahibinin olması elzemdir. Her şey, bir şeyde başlamalı ve bitmeli. Hani Allahdan geldik yine Allaha dönücüleriz demek bundan.
Fıtrat diye bir nimet yaratmış Allah bütün canlılar için. Her canlı kendi fıtratında kodlanmış bir programla başlar hayatına ve öyle devam eder. Canlılar içinde sadece insan ayrıcalıklıdır. İnsanında fıtratına kodlanmış çokça olguları vardır ve bunun yanında en önemlisi de diğer canlılardan ayırıcı farklılığı akıl nimetidir. Akıl insanın insiyatif kullanmasında en öncü kuvvetidir. İnsanoğlunda seçenekler arasında mantık taraması yapma yetisi var iken, diğer canlılar ise, sadece fıtratlarında kodlanmış bir hayatı yaşar ve bunada zaten mecburlar ve yine zaten bu durumlarından da asla şikayet etmezler. Mutlu mesud yaşarlar. Havada, karada ve denizde.
Dünya ile savaşan insandır. Savaşması da hem fıtratı ve hemde aklı gereği olmalıdır. Çünkü insanı Allah kâinatın efendisi yapmıştır. Ve elbetteki bu muhteşem efendiliğin karşılığında yaratıcının insandan istediği bir bedel vardır. O da kulluktur. Kulluk ise çok kapsamlı bir husus olduğu için bu kadarla iktifa ediyoruz.
İNSAN, ALLAHIN HÜKÜMLERİNİ SORGULAMALI MI....?
Böyle bir düşüncenin cevabı; dini litaratürde imanın kademeleri olarak anlatılır.
En alt kademesi.. Taklid-i İman, sonra Tahkik-i İman ve devam eder. İşte Taklid-i iman adı üstünde taklit edilerek öğrenilen her şeydir. Şekli figürlere bakılarak öğrenilmiş ve alışkanlık oluşturmuş ve hatta ünsiyetleştirilmiş her şeydir.
Tahkik de adı üstünde, Tetkik ve Tahkik ederek, irdeliyerek, tefekkür ederek, mevzunun aslına ulaşma çabasıdır. Falan işi yapsam ne kazanırım, yapmasam ne kaybederim veya bana öğretilen bir dini vecibenin aslı öğrendiğim gibi mi Yoksa farklı mı?
Zaten Allahın hükümleri Kuran ı Kerimde sabittir.
İnsan, Yatatıcısının hükümlerini sorgulayamaz. Kullara düşen bu hükümleri anlamak için tetkik edip; akıl, mantık, kalp ve ruh dörtlüsü ile buluşturarak vazifelerini mütmain olmuş bir kalp ile huzur içinde ifâ etmektir.
Ramazan-ı Şerefin çok mütenâ bereketi ile.........
Cumanın bereketi nasibimiz olsun inşallah...Aminnn. Ecmain.
Hürmetle efendim.
Yorumlar
Yorum Gönder