BEHLÜL DÂNE'NİN ESNAFI DENETLEME ZİYARETİ


Behlül Dâne, Halife Harun Reşide müracaat ederek kendisine bir iş vermesini istemiş, Halifede esnafı denetleme görevini vermiş. 

~Git halkın arasına katıl, esnafımı denetle, banada rapor et. 


Behlül Dâne, çıkmış dışarı, ilk önce bir fırına girmiş, rastgele üç, dört ekmeği alıp tartmış, hepside olması gereken gramajdan eksik gelmiş. Fırıncıya şunları sormuş.

~İşinden memnunmusun? 

~Ohoo nerede beyim, 

~Kazancınla refah içinde yaşıyabiliyormusun? 

~Ahh beyim.. ahhh.. Çok zor... çok. 

~Evinde huzurun nasıl? 

~Valla beyim akşam olup eve yöneldim mi içimi bir kasvet kaplıyor,  her gün kavga.. Ama her gün... 


Çıkıyor o fırından, sokağın sonuna doğru bir başka fırına giryor. 

Orada da üç, dört ekmeği alıp tartıyor, bu sefer ekmekler olması gereken gramajdan beş-on gram fazla bile geliyor. Aynı soruları bu fırıncıyada soruyor, fırıncı gayet  huzur ve sûkün içinde olumlu cevaplar veriyor. 

Behlül Dâne Hz. Başka da esnafa uğramadan gerisin geri Harun Reşidin huzuruna varıyor. 

~Hayrola ya Harun, niye bu kadar erken döndün denetlemeden. Yoksa verdiğim vazifeyi beğenmedin mi? 

~Hayırr, hayır bilakis çok memnun dahi oldum. Senin yüzünden esnafın yarısı haram kazanır, zillet içinde yaşar, diğer kısmı helal kazanır Hürmet içinde yaşar. 

~Behey deli divane Behlül, zillet içinde olanda benim ne suçum vardır ha..! 

~Olmaz mı, geçen gün sen yoktun, gittim az biraz senin makamında oturdum diye adamların beni ne çok dövdüler. Sen ne cüretle oturursun böyle yüce bir makama. 

~İyi de, haklı değilmiler,  hadi benim şahsıma her türlü iyi,  kötü söylersin nefsimize zor gelsede katlanırız. Am orası ulu bir makam. Oraya, ancak o makımı hak eden adil hükümdarlar oturur. 

~Hah işte bende o yüzden alâlacele geldim ki seni kolundan tutup makamından alaşağı edeyim. 

~Be heyy gafil, yine ben adil bir hükümdar değilmiyim ki beni azletmekte ısrar edersin. 

~Değilsin...Değilsin.. Sırça Sarayında, pamuklar içinde horul horul yattığından Allah da senin teb'anın yarısını zilletli,  yarısını da hürmetli yaşatıyor. 

O hürmetli yaşayanlar da kulluk vazifelerini ifâ edenlerin göz yaşları hürmetinedir. 

~Peki bütün halkımın hürmetli yaşaması için ne yapmalıyım?

~Peygamberin gibi hasırda yatıp, yüzüne o hasırın izini çıkartmalısın. Be hey gafil hükümdar!  Zelil yaşayanlar,  senin rezil yaşamın yüzündendir. 

Ondan koşarak geldim ki, kolundan tutup atayım seni o tahtan, makamdan, saraydan. Kurtulsun millet ziletten, sefelatten.


Kıssadan hisse.....(Derler ki kıssanın yani hikayenin doğruluğundan yanlışlığından ziyade, insan hu kıssadan kendine ne pay çıkarır ona bakmak lazım. Onun içinde kıssadan hisse denmiş ya)   

Yorumlar

Popüler Yayınlar