ÇOK ÇETİN BİR KAVGAYI BİTİREN SALA..Esselah...
ÇOK ÇETİN BİR KAVGAYI BİTİREN SALA..Esselah...
Bu olay benim köyümde yaşanmıştı.
Sanırım 1968'li yıllardı bu olayın yaşandığı tarih. Ben henüz 11-12 yaşlarındaydım.
Bir ramazan günü, iftarada yakın saatlerdi. Evleri birbirine yakın 25'li yaşlarda iki komşumuzun sahiden delikanlısı iki ağabeyimiz, bir sebepten tartışmışlar. Bu tartışma alevlenerek kavga boyutuna kadar sıçramış.
Mahalleli korku içinde olup biteni sadece seyrediyor. Delikanlıları durdurmak, sakinleştirmek kimin harcı!
Bir alevlenmişler kii..Sigara sıkmış, kafalar dumanlı. Anacıkları saç baş yolsa da mümkünatı yok. Delikanlıları içeriye alamıyorlar. Epey birbirlerinden uzak tutmaya gayret etti kalabalık ama tamamen nihayetlendirmek mümkün olmadı bir türlü.
Derken rahmetli babam çıka geldi. Babam, köyümüzün imamıydı.(İbrahim Efe) Aslında babam tüm köy halkı tarafından sevilip sayılan, hürmet edilen bir zattı ama şeytan bir kez bu genç ağabeyilerimizi sarıp sarmalamıştı. Babam da rica etti olmadı, kızdı celallendi olmadı. Kalabalığın iyice endişesi arttı.
Rahmetli babam kızgınlıkla bu kavga mahallini terk etti. Hatta aman efe dur gitme diyenlerde oldu ama!
İftar da ha oldu ha olacak. İki tarafın aileleride diken üstünde. Allah korusun ilk vuruşta kızılca kıyamet kopacak ve top yekün aileler bir birine girecek. Milletin asıl korkusu da meğer buymuş. Toplu bir felaket...!
Bizim evde bu kavga mahalline oldukça yakındı.
Birden Esselaaahhhhh...Babamın titreyen sesi kulaklarımıza ulaştı. İlk önce iftar oldu, ezan okunuyor sanıldı ama, devamı dinlendikçe bunun ezan değil sala olduğu anlaşıldı. Daha başka bir şey daha anlaşıldı ki..İbrahim Efe, bu belanın başımızdan def'i için sala okuyor. Anın da manevi bir atmosfer bürüdü sanki.
Allahu Ekber! o kadar yalvarmalar, ağlamalar, fizah ve figanlar çare olmamıştı ama bu sala......!
Halen daha gözlerimde canlıdır, bu abilerden birinin elinde keser vardı, sanki bu keser tutan koluna felç gelmiş gibi keser elinden kaydı düştü.
Kaskatı oldular sanki ikiside. Ve nihayet tek bir kelime dahi söylemeden ikiside başları önde öylece damlardan aşağı inerek evlerinde girdiler.
O anacıkların bu seferde bu muazzam maneviyattan yürekleri doldu, doldu boşaldı. Nasıl duygusal tonta ağlamaya başadılar. Sonu elhamdülillah çok iyi oldu.
Anama ya ben sormuştum, yada mevzu olmuştu o mu söylemişti, tam hatırlamıyorum.
Anam, babama...:
~Hoca efendi nereden aklına geldi de bu güzel işi yapıverdin diye sormuş.
Rahmetli babam da;
~Böyle zalim bir fitneyi ancak nefis ve şeytan çıkarıp alevlendirebilir. Şeytan, sürekli o iki gencin kulaklarına şerri üfleyip duruyordu. Ondan kimse sakinleştiremedi. Ancak şeytan onların yakasını bırakırsa bu belâ da def olacaktı.
~Şeytanları insanlardan hemen uzaklaştıran iki manevi silah vardır. Biri Ezan-ı Muhammedi, diğeri de Sala.
Şeytan bunları duyar duymaz, bu sesleri duymamak için ellerini kulaklarına kapatarak koşar ha koşar. Ta sesi duymayacağı uzaklığa kadar koşar.
Ezan ve Salanın manevi gücü bu işte kardeşlerim.
Önemli bir not..: Sekaratta olan birisine denk gelirsek, metanetimizi koruyarak, yanımıza birisini de alıp, birimiz ezan, diğerimiz kamet okusun sürekli ama. Ta o sekarattaki Müslüman son nefesini verene kadar. Tam sekeratta iken bu mel'un şeytan gelip başına dikilirmiş vefat etmekte olan kişinin elinde bir tas su ile.
Haşâ.."Allah yok de bu suyu sana içireyim" Daha bir sürü hileler yapıyormuş. Uzun olur yazmak.
Yani ezan, sala ve kamet lâin şeytanı uzaklaştırmanın en etkin yoluymuş. Rabbime sığınırız şerrinden. Amin
Yorumlar
Yorum Gönder