Adımı CUMA DEDE Koydum
Adımı... "CUMA DEDE" Koydum
Rabbimi şahit göstererek şimdi sizinle paylaşacaklarımı yazacağım.
Demek istedim ki..Aşağıda yazacaklarımla birilerinden aferin almak yada "vay be ne mubarek adammış" dedirtmek için yazmayacağım.
Hani Hz.Ali (ra) Efendimizin sadakalarını bazen gizli, bazende insanları teşvik niyyetiyle aşikâr tasadduk etmesi tarafını tercih ederek yazmış olacağım İnşallah.
(Birde nefsimi yokladım, kendime bile ikrar edemediğim hani gizli bir alkışlanma sevdam mı var acaba diye...!!!
Elhamdülillah, böyle bayalıklıklara ihtiyacım olmadığına kanaatim tam geldi.)
Cami güzergâhımdaki iki sokağın çocuklarına (şimdi 20 kadar çocuk oldu elhamdülillah)
Adımı CUMA DEDE olarak öğrettim gibi.
Her cuma çıkışı markete girip, maddi değeri üç-beş kuruşluk hediyeler alıp dağıtıyorum.
(en az iki hediye) Sokağa girdiğimde yüksek sesle, zerzevat satıcıları gibi şöyle bağırarak çocuklara sesimi ulaştırıyorum.
"Heyy kuzucuklarımmm.. CUMA DEDE geldiiiii.. Haydi koşun, gelin Cuma hediyelerinizi alınnn"
Annelerin, ninelerin yüzünde mutluluk bessümleri bile oluşuyor şu üç-beş kuruşluk hediyelerle. Karşılıksız hediyeleşmeyi nede çok özlediğimizi iliklerime kadar hissedebiliyorum.
Her çocukla şöyle bir diyaloğum oluyor.
--Kuzucuğum, bu gün haftanın hangi günü...??
Alıştılar artık. Küçüğüde, büyüğüde...
-- BU GÜN CUMAAAA
Cuma nasıl bir gün peki..??
-- ÇOK GÜZEL BİR GÜNNNN
--Cuma günü, biz müslümanların en güzel günü mü...???
-- EEVVETTTT....
Hepsi bu kadar.....
1951 Yılının kış mevsininde Erzurumun hasankale ilçe merkezinde ve köylerinde çok ciddi bir deprem olmuş.
Alvar İmamı adı ile maruf Muhammed Lütfi Efe Hz. de Alvara çok yakın olan Korucuk köyüne hem geçmiş olsuna gitmiş, hemde komşularını teselli etmeye.
Korucukta hasar çokmuş, insanlar o şiddetli kış şartlarında çadırlarda ve hatta küçük tepecikler kadar olmuş, donmuş çöplük yada kül yığınlarının içlerini oyarak çoluğunu çocuğunu bu mağaramsı oyuklar daha sıcak ve korumalı olduğu için buraları kullanmak zorunda bile kalmışlar.
Efem, köy halkından bütün çocukları yanına getirmelerini istemiş. Çocukları yanına alarak şunu öğretmiş çocuklara.
--Ben dua edeceğim, sizde Amin deyin çocuklar diye buyurmuş.
Elinde bir sopayla başlamış köyün etrafını çizerek dolanıp dua etmeye. Bütün köyü büyük bir çember içine alarak çizmiş dualarla ve çocukların Amin sesleriyle.
Sonrada maddi imkanı olanlardan birer kurban istemiş ve o kurbanları da köy meydanında keserek zahiri ve batını kulluk vazifelerini hem fiili hemde kavli yapma gayretlerini izhar ettirmiş.
Yanlış hatırlamıyorsam, 1951 deki bu depremden sonra bu Korucuk köyü, daha sonraki deprem musibetlerine öyle ciddi anlamda maruz kalıp, zarar görmemiş.
(Benim muhterem babamda bu köy doğumlu, yani kökümüz bu korucuk köyünden. Halen daha çok yakın akrabalarımız var bu köyde yaşayan.
Babamda; Alvar İmamı nam-ı ile maruf bu Muhammed Lütfi Efemin hem ilim tedrisatındaki talebesi (dünyevi, yani zahiri ilimleri öğrendiği öğretmeni) ve hemde çok sevdiği bir müridiydi.(Uhrevi, yani batını ilimleri öğrendiği şeyhi, mürşidiydi)
Babam; 16 yaşlarında 1.Dünya savaşı (1914) sonrası hem öksüz hemde yetim kaldığı için Efem, babamı himayesine alarak hem manevi babası, hemde Muallimi ve Mürşidi olmuş)
Şimdi günümüze dönelim.
Dünyadaki, Sınırlarımızdaki ve Ülkemizdeki felaketleri tek tek saymaya ne hacet.
Bu aciz kardeşinizde..Hz.İbrahimin (as) ateşine su taşıyan karınca misullü gücüm neye yeter düşüncesinden yola çıkarak her Cuma böyle bir icraatı gerçekleştirmeyi kendime hedef belirledim.
Rabbim dedim.."Biz günahkâr kulların yüzünden herhal başımızdaki bu belâ ve musibetler.
Senin rahmetine ve merhametine iltica etmeye dahi yüzümüz yok ya..İşte ondan bende bu masumm, tertemiz kuzucuklarımın ellerinden tutarak ve ancak bunlardan aldığım cesaretle kapının eşiğine bir kıtmir (7 uyuyanların, eshab-ı kehf'in köpeğinin adı) gibi başımı koyuyorum."
Malikül Mülküm sensin.(Sahibim, Efendim ve Tasmalı köpeğin olan bu nefsimin Rabb-ı sensin)
Bizleriii..Bu masum yavrular hatırına bağışla, helâk etme, bütün dünyada, mazlumlara zulmeden zalimlerin insafına biz mazlumları bırakma....!
Ya Erhamen Rahiminnn... Aminn.Aminn.Ecmâin.
Haydi her birimiz bir "CUMA BABA-DEDE" olalım.
Haydi her birimiz bir "CUMA ANNE-NİNE" olalım.
Ama biliyorum ki, benim gibi sokakta avazın çıktığı kadar bağırmak çok zor. Bu benim fıtratımın müsaitliği ile ilgili. Zaten ben gibi yapmayada gerek yok. Sizlerde sadece yanınıza alacağınız çikolata, şeker,oyuncakları çocuklara hediye edip, sadece başını okşayıp, bu amelinizi hangi amaçla yaptığınızı Rabbinizle yüreğinizden paylaşarak bu kuzucukları sizde dualarınıza paratoner yapabilirsiniz.
Bu gün günlerden Cumaaaaa.....
Üç-beş kuruşluk hediyelerin yüreğime saldığı o kocaaa inşirahı cümlenizle paylaşıyorum.
Lütfen kabul buyurunuz efendim.
İsmail Hakkı Özdemir
Erzurum-Köprüköy
7 ağustos 2020 CUMA
Yorumlar
Yorum Gönder