BİZ MÜSLÜMANLAR, ŞU İKİ KURALI İNANÇ EKSENLİ HAYATLARIMIZIN OMURGASI YAPMAK ZORUNDAYIZ
1-) Fikri Sabit. 2-) Fikri Takip
~Mutlak doğru Sabit Fikir nedir?..: Kur'an ahkâmı, Sünnet âdabıdır.
~İfrat derecesinde helal bir fiil varmıdır?...: Evet vardır, bir Müslümanı Allah rızası için çokça sevmek, sınırsız sevmektir.
Bu sevmede tek şart vardır. O da, bu sevilen kişi ve kişiler; yaşantılarında ve fiilerinde istikâmet üzere yaşamaya devam ettikleri sürece sevilmeliler. Dünya menfeatlerini, Kur'an ve Sünnet ahkâmlarına tercih ettikleri an terk edilmeliler. Bu mutlak şarttır. Çünkü, Allah rızası için sevme şartını ihlal etmiş oldular.
Yani Allah rızasını, kişisel veya kurumsal menfeatlerine tercih etme cinayetini işlediler.
Malesef bu iki sabit kuralı, insanoğlu; inançlarındaki emir ve yasaklara tatbik etmek yerine, dünyevi tarafgirlikler de tasarruf etmeyi tercih etmişler. Çoğu zaman dünyalıkları, Ukbaya tercih etme cünayetleri işlemişler ve işliyorlar.
Hemde asırlardır.
Ama elbetteki İstisnalar çokça fazladır. Yani inandığı, iman ettiği değerleri her şeylerden ve hatta canlarından bile aziz bilerek hayatlarında uygulayan ve uygulatan nice yüce kametler vardı ve inşallah olmayada devam edecek. Onlar için sevgimiz baki.
Bir müslüman; tek ve mutlak sabit fikir olan Kur'an ve Sünnet hükümlerine Amennâ deyip aklen iman edip, kalbi kabulunu yapıp İman-ını tamamlamış oluyor. Ama geriye en önemli bir aşama daha kalıyor ki o da; bu inandığı hükümleri hayatında tatbik edebilmek.
Af buyurun da..Kıvırmadan, yürekten, kılı kırk yararcasına, can veririm ama inancımdan taviz vermem dercesine.
Allahının şerâitini (hükümlerini) Peygamberinin sünnet-i seniyesini (yaşadığı hayatındaki fiili halleri ve davranışlarını) sorgulamadan, fikir yürütmeden, yorum katmadan can-u gönülden tasdik ettiklerini biluğ çağından son nefesine kadar nokta taviz vermeden uygulayabilen yada bunun için can hıraş gayret sarf edebilen bir insan; inancında fikri sabit ve fikrini takip hükmünü yerine getirmiş kabul edilir.
Şimdilerde, hafizanAllah adam;
~Ya kardeşim,iyi hoşda. Kurban olayım dinimize imanımıza ammaaaaaa.....!
21.Asırda da faizsiz ticaretmi yapılır?
~Kurban olayım dinime, imanıma, bu kadar yoğun işin arasında namaza nasıl vakit ayrayım?
(Ticaret yaparken böyle demedim ama, işimin yoğunluğunu banane edip bilmem kaç yıl sadece cuma namazlarını kılmıştım. Yani kendi nefsime en azim zulmu yapmıştım)
~Ya kurban olayım daaa.. mecburum malımı satarken süsleyip, püslemeye, az birazda yalan söylemeye.
~Kurbn.....olayımmm da...Bu asırda o mu yapılır? Bu mu yapılır..??????
İşte anlatmak istediğimiz tamda bu.
Bir fikre, bir inanca, bir davaya, bir ideâle İlk önce inanacaksın (Fikri Sabit bu oluyor) sonrada bu inancına bu ideâline şartsız, sorgusuz,sualsiz istikrar ile hayatının bütününde uygulayacak ve tatbik edeceksin.
(buda Fikri Takip oluyor)
Şerâiti kabul ve tastik edip vazifeleri savsaklamakla, işine gelmeyen hükümlere itiraz etmek, inkâr yada kabul etmemek bir birinden çok farklı unsurlardır. Vazifeyi ihmal insanı günahkâr yaparken, diğeri Kâfir yapar.
En başında söylediğimiz gibi uzun asırlardır insanoğlu bu Fikri sabit ve fikri takip mefküresini malesef dünyevi tarafgirliklerine (maç fanatikliği, siyaset fanatikliği, doğasında değişkenlik olan örf/adet fanatikliği, aşiret kararları gibi) ölümüne sadakatli davranırken, asıl mutlak ve mutlak tarafgirlik göstereceği ve dahi hem dünyasını ve hemde Ukbasını kazanıp Bahtiyar oğlu bahtiyar olacağı KUR'AN ve SÜNNET ahkâm-ı kudsiyeyi ikinci plana bırakıveriyor. Af buyurunda, İşte bu ahmaklığa inanamıyorum. Adam takımım için, partim için, şu sanatçı için, bu şarkıcı için ölürüm diyebiliyor. Bunları terbiye edemeyen başta Diyanet, sonrada dergahtaki postu kaba etlerine zamkla yapıştırmışların akıbetleri bilmem ki nasıl olacak....!!!!
Eyy benim sahipsiz bırakılmış gafil adamım, yanlış yönde koşuyorsun ve hatta sen, bilinçli olarak başkalarının dünya ikbâlleri için yanlış yöne koşturtuluyorsun.
Be kardeşim, farz et ki sen; partin,takımın,şarkıcın uğruna öldün. Yahu ölüm sebebin nedir diye sorsa yan mezar komşun ona, göğsüne gere gere ben işte şunlar, şunlar uğruna canımı verdim deyiver bakalım, komşunun sana ne diyeceğini tahmin edersin artık.
Asıl uğrunda öleceğin, nefessiz peşinden koşacağın, doğru yönün Vallahi götürüldüğün yön değil.
"ZATEN BU GİDİŞİN GİDİŞ DEĞİL"
Geri dönnn..Vaz geç..Yalvarırım dön...
Bundandır ki, insanoğlu asırlardır bedbaht oğlu bedbaht oluyor ve bu nefsi ve şeytani ahmaklığından vaz geçmedikçede mutsuz-huzursuz olmaya devam edecek ama bunu bile idrak edemiyor.
Toplumları yönlendiren aczi mutlak dünya perestler, başımızda hüküm sürdükçe silkinip öze dönmek zordan da zor görünüyor.
Ama Elhamdülillah kiiii. Biz, kendi nefsimizi dizginleyecek şuurumuzla, kendi irademizle tefekkür ve tevekkül ederek bu kokuşmuş dünya ve içindekilerin şerrinden gayret etsek hıfz'ı muhafaza edebiliriz canlarımızı ve evlad-ı iâllerimizi.
Sadece ve sadece KUR'AN ve SÜNNET hükümlerine ittibâ ettikten sonra, hayatlarımızı da bu ahkâm çizgisinde yaşayabilmenin düsturunu yeterki hayatlarımızda uygulamaya alabilelim.
O zaman, HAK olan Sabit fikrimizi takip etmiş olacağız.
İlâ nihaye MUTLU olmak isteyenleri bu fikri sabit ve fikri takip kuralı bekleyip durmakta.
BAHTİYAR OLMAK İSTEYENLER'eee.
Amaann be kardeşim, zenginide fakiride mutsuz, huzursuz.
Demekiiii...Arayışlarımızın yönünü değiştirmeliyiz.
Dua edelim...
~Rabbimiz..! Katından, senden gayrisine muhtaç bırakmayacağın hayırlı rızıklar ve seni razı edeceğimiz hayırlı hayatlar ikram buyur. Amin.
Vesselaammmm.....
1-) Fikri Sabit. 2-) Fikri Takip
~Mutlak doğru Sabit Fikir nedir?..: Kur'an ahkâmı, Sünnet âdabıdır.
~İfrat derecesinde helal bir fiil varmıdır?...: Evet vardır, bir Müslümanı Allah rızası için çokça sevmek, sınırsız sevmektir.
Bu sevmede tek şart vardır. O da, bu sevilen kişi ve kişiler; yaşantılarında ve fiilerinde istikâmet üzere yaşamaya devam ettikleri sürece sevilmeliler. Dünya menfeatlerini, Kur'an ve Sünnet ahkâmlarına tercih ettikleri an terk edilmeliler. Bu mutlak şarttır. Çünkü, Allah rızası için sevme şartını ihlal etmiş oldular.
Yani Allah rızasını, kişisel veya kurumsal menfeatlerine tercih etme cinayetini işlediler.
Malesef bu iki sabit kuralı, insanoğlu; inançlarındaki emir ve yasaklara tatbik etmek yerine, dünyevi tarafgirlikler de tasarruf etmeyi tercih etmişler. Çoğu zaman dünyalıkları, Ukbaya tercih etme cünayetleri işlemişler ve işliyorlar.
Hemde asırlardır.
Ama elbetteki İstisnalar çokça fazladır. Yani inandığı, iman ettiği değerleri her şeylerden ve hatta canlarından bile aziz bilerek hayatlarında uygulayan ve uygulatan nice yüce kametler vardı ve inşallah olmayada devam edecek. Onlar için sevgimiz baki.
Bir müslüman; tek ve mutlak sabit fikir olan Kur'an ve Sünnet hükümlerine Amennâ deyip aklen iman edip, kalbi kabulunu yapıp İman-ını tamamlamış oluyor. Ama geriye en önemli bir aşama daha kalıyor ki o da; bu inandığı hükümleri hayatında tatbik edebilmek.
Af buyurun da..Kıvırmadan, yürekten, kılı kırk yararcasına, can veririm ama inancımdan taviz vermem dercesine.
Allahının şerâitini (hükümlerini) Peygamberinin sünnet-i seniyesini (yaşadığı hayatındaki fiili halleri ve davranışlarını) sorgulamadan, fikir yürütmeden, yorum katmadan can-u gönülden tasdik ettiklerini biluğ çağından son nefesine kadar nokta taviz vermeden uygulayabilen yada bunun için can hıraş gayret sarf edebilen bir insan; inancında fikri sabit ve fikrini takip hükmünü yerine getirmiş kabul edilir.
Şimdilerde, hafizanAllah adam;
~Ya kardeşim,iyi hoşda. Kurban olayım dinimize imanımıza ammaaaaaa.....!
21.Asırda da faizsiz ticaretmi yapılır?
~Kurban olayım dinime, imanıma, bu kadar yoğun işin arasında namaza nasıl vakit ayrayım?
(Ticaret yaparken böyle demedim ama, işimin yoğunluğunu banane edip bilmem kaç yıl sadece cuma namazlarını kılmıştım. Yani kendi nefsime en azim zulmu yapmıştım)
~Ya kurban olayım daaa.. mecburum malımı satarken süsleyip, püslemeye, az birazda yalan söylemeye.
~Kurbn.....olayımmm da...Bu asırda o mu yapılır? Bu mu yapılır..??????
İşte anlatmak istediğimiz tamda bu.
Bir fikre, bir inanca, bir davaya, bir ideâle İlk önce inanacaksın (Fikri Sabit bu oluyor) sonrada bu inancına bu ideâline şartsız, sorgusuz,sualsiz istikrar ile hayatının bütününde uygulayacak ve tatbik edeceksin.
(buda Fikri Takip oluyor)
Şerâiti kabul ve tastik edip vazifeleri savsaklamakla, işine gelmeyen hükümlere itiraz etmek, inkâr yada kabul etmemek bir birinden çok farklı unsurlardır. Vazifeyi ihmal insanı günahkâr yaparken, diğeri Kâfir yapar.
En başında söylediğimiz gibi uzun asırlardır insanoğlu bu Fikri sabit ve fikri takip mefküresini malesef dünyevi tarafgirliklerine (maç fanatikliği, siyaset fanatikliği, doğasında değişkenlik olan örf/adet fanatikliği, aşiret kararları gibi) ölümüne sadakatli davranırken, asıl mutlak ve mutlak tarafgirlik göstereceği ve dahi hem dünyasını ve hemde Ukbasını kazanıp Bahtiyar oğlu bahtiyar olacağı KUR'AN ve SÜNNET ahkâm-ı kudsiyeyi ikinci plana bırakıveriyor. Af buyurunda, İşte bu ahmaklığa inanamıyorum. Adam takımım için, partim için, şu sanatçı için, bu şarkıcı için ölürüm diyebiliyor. Bunları terbiye edemeyen başta Diyanet, sonrada dergahtaki postu kaba etlerine zamkla yapıştırmışların akıbetleri bilmem ki nasıl olacak....!!!!
Eyy benim sahipsiz bırakılmış gafil adamım, yanlış yönde koşuyorsun ve hatta sen, bilinçli olarak başkalarının dünya ikbâlleri için yanlış yöne koşturtuluyorsun.
Be kardeşim, farz et ki sen; partin,takımın,şarkıcın uğruna öldün. Yahu ölüm sebebin nedir diye sorsa yan mezar komşun ona, göğsüne gere gere ben işte şunlar, şunlar uğruna canımı verdim deyiver bakalım, komşunun sana ne diyeceğini tahmin edersin artık.
Asıl uğrunda öleceğin, nefessiz peşinden koşacağın, doğru yönün Vallahi götürüldüğün yön değil.
"ZATEN BU GİDİŞİN GİDİŞ DEĞİL"
Geri dönnn..Vaz geç..Yalvarırım dön...
Bundandır ki, insanoğlu asırlardır bedbaht oğlu bedbaht oluyor ve bu nefsi ve şeytani ahmaklığından vaz geçmedikçede mutsuz-huzursuz olmaya devam edecek ama bunu bile idrak edemiyor.
Toplumları yönlendiren aczi mutlak dünya perestler, başımızda hüküm sürdükçe silkinip öze dönmek zordan da zor görünüyor.
Ama Elhamdülillah kiiii. Biz, kendi nefsimizi dizginleyecek şuurumuzla, kendi irademizle tefekkür ve tevekkül ederek bu kokuşmuş dünya ve içindekilerin şerrinden gayret etsek hıfz'ı muhafaza edebiliriz canlarımızı ve evlad-ı iâllerimizi.
Sadece ve sadece KUR'AN ve SÜNNET hükümlerine ittibâ ettikten sonra, hayatlarımızı da bu ahkâm çizgisinde yaşayabilmenin düsturunu yeterki hayatlarımızda uygulamaya alabilelim.
O zaman, HAK olan Sabit fikrimizi takip etmiş olacağız.
İlâ nihaye MUTLU olmak isteyenleri bu fikri sabit ve fikri takip kuralı bekleyip durmakta.
BAHTİYAR OLMAK İSTEYENLER'eee.
Amaann be kardeşim, zenginide fakiride mutsuz, huzursuz.
Demekiiii...Arayışlarımızın yönünü değiştirmeliyiz.
Dua edelim...
~Rabbimiz..! Katından, senden gayrisine muhtaç bırakmayacağın hayırlı rızıklar ve seni razı edeceğimiz hayırlı hayatlar ikram buyur. Amin.
Vesselaammmm.....
Yorumlar
Yorum Gönder