KÖPRÜKÖY HATIRALARIM

Muhtereme Validem Anahanım Hanımefendiye yaşattıklarım...:

Belki yazmak sakıncalı olacak kötü örnek teşkil etmesi açısından ama; sonucu ders alınacak nitelikte olacak.

Okulda oğlanlar arasında fısıltılı bir haber;
3 YUMURTAYA CİGARA BİRDE KİRPİT
Üç yumurtaya birinci veya ikinci markalı filitresiz bir sigara vardı ondan bir paket,bir kiprit birde köşeli yumuşak bir
şeker vardı ondan veriliyormuş.
Okuldan bizden üst sınıftakiler, Bakkal......Emmiye yumurtaları götürüp cigarayı amcama-dayıma alıyorumlarla evlerinden yumurta araklayarak bu işi yapıyorlarmış.
Bunu kulaktan kulağa sıkca duyar olmuştuk. Bunu duyduktan sonra, bizim mahalleden sigara içen bir ablamız/yengemiz ara sıra bizide sigara almaya göndermeye başlamasın mı. Daha sonraları ondanda bildik bu satış şeklini.
Çok samimi arkadaşım-kankam Fikri Aras ile bu işi yapmayı tasarlayıp duruyoruz ama bir türlü icraata dönüştürmeye cesaret edemiyorduk.
(Aslında Fikri gardaşımı bu işlere bulaştıran bendim. Yoksa çok yumuşak huylu, güzel ahlaklıdır) Hani denir ya; kişinin arkadaşı, ya şeytanıdır yada meleğidir. O zamanlar ben pek melek olamamışım demek oluyor.
Derken bir gün anamların misafirliğe gittikleri tenha bir günde Fikri ile daldık bizim pingele (Kümese). Daha tavuklar yeni üretmiş sımsıcak yumurtaları, kaptığımız gibi fırladık bakkala. Ve bu bize acaip zevkli geldi.
Derken fırsat buldukça araklamar sıklaştıkça sıklaştı. Öyle ki anam çıldıracak durumda. Olması gereken yumurta sayısı her geçen gün azalıp duruyor. O ise bir türlü buna anlam veremiyor. Acaba gece tilkimi dadanmış mış. Ama yok, tilki olsa tavukları yer. Yumurtayla ne işi olur. Hırsız mı var? Ama oda imkansız kadar zor bir şey. O yok, bu yok. Anam çıldırdı çıldıracak.
Müsebbib (hırsız) bir türlü bulunamıyor. Yakın komşuların cümlesinin haberi var.
Ama sonuç alınamıyor. Hani yabancı birileri girip çıksa ha bulduk suçluyu denecek ama. Kim bilebilirki suçlu evin içinde, taa yanı başında anacığının.
Derken bu epey bir süre devam etti.
Ha bu arada üç yumurta bazen de yedeklenerek dört yumurtaya çıkıyordu. Nedeni de. Bizim bu bakkal amcamıza
yumurtaları götürüyoruz falanca abla/yenge her zamanki gibi sigara kibrit istiyorlarla dalıyoruz bakkala. Bu mubarek adam çok kez yumurtaları sözüm ona tazemi diye testten geçiriyor kendince. Tek tek yumurtaları avucunun içinde salladıkça sallıyor. O sallamaya ben bile çılk çıkarım be. Ve mutlaka her seferinde bir tanesi iç zarlarından koparak lıkır lıkır ses çıkarmaya başlıyor. Birde kendisine yutturulan bir şeyi ben yermiyim edalarında cigarayı aldıran ablayada bizim aracılığımızla bir sürü sitem gönderiyor. Söyleyin ona bir daha kokmuş yumurta göndermesin falan filan.
Ya diyemiyorum ki. Bak emice, bu yumurtaların tamamı neredeyse tavuk benim avucuma düşürecek kadar çok taze.
Ama bunu desem olmayacak. Derken bizde hemen hemen her seferinde bir yedekle gidiyoruz bakkala.
Çılk çıkardığı yumurtayı da ondan alır gider kuytu bir yerde kırar içerdik. Garanti taze, bunu bizden daha iyi bilen başka bir kul yoktu ki. Nasıl atalım ya.
Ve biz nasıl yapmışsak gafletimize denk gelmiş aldığımız sigarayı Fikri ile yeterince korumalı olmayan bir yerde
içerken ve galiba birde bu yedek yumurtayı cılk diye heder eden bakkak emmize sitemler ederken bütün bu konuşmaları
Anamın en candan çok samimi olduğu komşumuz Mahbub ablamız (Fikrinin amcasının hanımı) güzelce bir dinleyip.
Müjdeyi anama veri vermiş.
(Yenge derdi anama.)
-Yengee müjde demiş. Senin yumurtaları çalan tilkileri buldum. Anam düğün bayram etmiş.
Vee anam için mutlu son ve intikam vakti; benim için ise felâket..!!!
Sıra anamın benden bu intikamını nasıl alacağı yöntemini belirlemeye gelmiş. Mahbub ablayla bir güzel taktik geliştirmişler.
Biz ise saf saf araklamalara ha bire devam edip duruyoruz.
Ve anam için mutlu gün gelip çatıvermiş.
Ahh garibim İsmail Hakkı seni nede güzel günler bekliyor.
O mutluluğu yaşayacak olacak anacığım, istediği fırsat ve ortamı nede güzel hazırlamış.
O gün okuldan eve geldim. Evde kimseler yok.. Rahmetli Mahbub ablada senaryonun baş aktörlerinden ya.
Gittim ona sordum anam nerde diye.
Beni görür görmez, ahh kuzum seni Allah gönderdi çabuk koş Yenge (Anam) Sefiye (ablam) ile yün yıkamaya değirmen/çermik yoluna gitmiştiler.
Cevriye ablanla (Fikrinin annesi) haber yollamış İsmail Hakkı el arabasını alıp gelsin​ demiş. Başlarında kimse de yok, deli düzün ortasında yalnız başlarına kalmış eski etekler, yünleri getiremiyorlarmış, güçleri yetmiyormuş. Vayy anam artık durur mu İsmail Hakkı. Anası-ablası evin delikanlısından medet bekliyor yaa..!!
Ahh gözü çıkası bu erkek/adam oldum dürtüsünün başıma açtığı işler.
Vardım yanlarına. Karnım aç bitmiş durumdayım ama olsun.. Anam-bacım zorda yaa. Ohhh. beni bir sevgi ve muhabetle karşılamalar. Vah ögümde ölmeler, bana kurban olmalar. Habire gaz yani.
Veee yıkanan yünleri doldurduk el arabasına. Yıkanmış yaş ki. kurusu on kilo ise sulusu olmuş 30-40 kilo. İsmail Hakkı ya gazı verdi ya anası feda olsun. Ne ki bu yaa...!
Daha varmı taşınacak insanın diyesi geliyor. Zavallı oğlan, neler yaşayacaksın ah bir bilsen. Suyunu ısıtmışlar oğlum senin.
Okşamalar, kurban olmalarla dizildik yola. Ama bir türlü içimde doğrusu rahat değil.
Ya diyorum bu anama bir şeyler olmuş.
Bu bana böyle şeyler pek söylemezdi. Hani yünleri taşımak için söylüyor olsa bu kadar iltifata, gaza gerek yok ki. Müthiş bir iltifat kii. Bu gazla var ya sabaha kadar el arabası ile köyü dört döndürse gıkım çıkmazdı herhal.
Ve bu mutlulukla öyle bir geldik ki eve., anamın bu iltifatları mest etti mest.
Yünler evin büyük odasına taşındı.
Sonunda anam bana sesleniverdi. İsmail Hakkı kurban olduğum yavrum benim hele gel bu odayada şu kilimin ucundan tut dedi. Gittim sergiyi tuttum. Anam da kapıya yöneldiiiii... Ve kapı kilitlendi.
Birden ses tonu değişiverdi.
Gızzz Sefiye o yün çubuğunu çıkar ver bana. Ortamı tam istediği gibi emniyete aldı ya.
Bir müddet sakinleşmek için dinlenir gibi nefeslendi. Ben ise şoktayım. Anama ne oluyor yaa.! Vee hesap alma işi başladı.

Ola sen o Fikriylen nereden buldunuz parayı da cigara zukkumlanirsiz. (Anam,garibim hangisine yansın.bizim o yaşlarda sigara gibi bir illetle kendimizi zehirlememize mi, araklanan yumurtalarına mı.)
--Ana ne sigarası, kim söylemişse sana yalan. Falan filan.
--Ne zaman başladın pingelden yumurta çalmaya, söyle persin. söyle..söyleee.. (Persin, yaramaz, zarar veren
çocuk anlamında kullanılıyordu galiba)
Aman Allahım; yün çubuğunu aldı nasıl vuruyor ki.
Hiç unutmuyorum, garibim Safiye ablam da korkudan şoka girdi adeta, tir tir titriyor.
Oda hiç beklemiyormuş bu kadar dehşet bir şey yaşayacağını ki cidden çok korktu.
Nasıl ağlıyor ki. Anam o arada onada laf yetiştirip kızıyor. Gız susss ağlama gibilerinden.
Yani ablam, bütün planlananlardan haberdar olduğu halde demek ki bu kadar şiddetli olacağını tahmin edemiyormuş.
Anam vuruyor ben lastik top gibi düşüp kalkıyorum. Hemde acaba anahtarı cebinden alıp kapıyı açabilirmiyim diye acaip çareler üretmeye çalışıyorum. Anahtarı alsam da anama gücüm yetmezki onu ittirerek kapıyı açacak kadar zaman kazanayım.
Buda olmayacak..Anam vurmaktan yoruldu ama öyle hırslanmış ki. Nasıl hırslanmasın ki, aylarca bu kaybolan yumurtaları arayıp durdu. Evde nice huzursuzluklar yaşandı, belkide bir sürü tahminler yapıldı vs.vs. İsmail Hakkının umurundamıydı.
Derken anamın elinden kurtulamazsam beni bu öldürecek gibi düşüncelerden aklıma bir hinlik geldi kii...!!
Ohh.! Anamın anasını ağlatacağım şimdi...
Öyle bir hızla, vucudumu bir bütün olarak, yani yekpâre şeklinde tahta zeminin üstüne bir atı verdimki.
Buda yetmedi ağzımdan köpükler çıkararak başladım acaip sesler çıkarmaya. Anam ilk önceleri rol yaptığıma karar verdiki bir iki yine vurur gibi oldu. Ama yavaşladı da, onu hissettim ya. Artık emin oldum ki ben buna bu durumu yutturdum. Vay anam vayy bir titremeler, çırpınmalar, ağzımdan köpükler. İntikamım acı oluyor canım anacığım çok
acı.
Ablam, bu durumuma daha da dehşetle başladı fazlasıyla ağlamaya ki aman da aman tamamdır benim işim. Zafer
benimdir artık.
Durma sakın, devam et çırpınmalara.
Ya sonradan bu kadarda abartmasamıydım acaba kendime kızasımda oldu gibi ama hayat memat meselesi işi sıkı tutmak lazım.
Vay ki vay. nasıl bir panikle anacığım kapaklandı üstüme. Ellerim kırılsaydı.. değil yumurtalar, tavuklar yok olsaydılarda sana bunu yapmasaydımlar.
Gızzz koş Mahbub hanıma, yokk Adelet hanıma.yokkk. Cevriye hanımaaa, Ayşe hanıma...yokkk aman Babana koşşş. Ohhh da ohhh.
Az kaldı kurtulmana oglum sık dişini.
Anam, Safiye ablamı göndermek için açtı kapıyı panikle. Ne yapacağını şaşırmiş durumda bir kapıya yöneliyor, vaz
geçip tekrar bana geliyor. Galiba beni o halimle yalnız bırakmaktan korkuyor. Sanki hani gidersem oğlan ölürmü falan diye endişe ediyor. Neyse ki ablamın yanında birileriyle gelmesi anama göre gecikmiş olmalı ki dayanamadı bu kez kendi fırladı kapıya. Ohhh bee. anamın dış kapıdan çıkışından iyice emin olduktan sonra fırladım ok gibi bende anamın çıktığı istikametin tam zıddı yönde evin ikinci dış çıkışı vardı af buyurun ahır tarafına bağlantısı olan kapıdan çıktım. Evin arka bahçesinden fırladığım gibi uçtum. Artık kim tutabilir ki beni. Ben kaçtıktan sonrasını ablamlar anlatmışlardı. Feryatı figanlarla  komşular toplanıp hurra vukuatın işlendiği odaya üşüşmüşler.
Eeee yenge hani oğlan. Falan da filanda.. Derken anlaşılmış ki yine İsmail Hakkının tezgahına gelmiş Anacığı.

Ara sıra bunu Anamla konuşur gülerdim. Her seferinde ana şefkâtı ile hep derdi ki;
-Senin oradan kendi ayaklarınla çıkışını/kaçışını öğrendiğimde duyduğum mutluluğu hayatım boyunca başka hiçbir zaman yaşayamadım.

İnşaAllah Cennet Mekânlı Anacığım ve cümle komşularım, hürmet ve tazimle pamuk ellerinizden öpüyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar