ALLAH AZZE ve CELLA HAZRETLERİ TEHİR VE İMHAL EDER AMA ASLA İHMAL ETMEZ.
Âlemde görünen tasarrufâttan (idâreden) anlaşılıyor ki Sâni‘-i âlemin pek yüksek celâlli ve izzetli bir haysiyeti (şânı) vardır ki, ubûdiyetle (kullukla) Sâni‘a (herşeyi san‘atla yaratan Allah’a) ta‘zîm (hürmet) etmeyenlerin veya istihfâf edenlerin (hafife alanların) te’diblerini (cezâlandırılmalarını) te’hîr ve imhâl etse (erteleyip mühlet verse) bile ihmâl etmez. Ve kezâ o Sultân’ın emirlerini nehiylerini (yasaklarını) kıymetsiz görüp îmân ile imtisâl etmeyenlere (uymayanlara) ve ibâdetle kendilerini sevdirmeyenlere ve şükranla hürmette bulunmayanlara rubûbiyetin (Allah’ın terbiye ediciliğinin) ebedî karargâhında (âhirette) elbette bir dâr-ı mücâzâtı (cezâ yeri) olacaktır.” (Mesnevî-i Nûriye, Lâsiyyemâlar, 34)
Âlemde görünen tasarrufâttan (idâreden) anlaşılıyor ki Sâni‘-i âlemin pek yüksek celâlli ve izzetli bir haysiyeti (şânı) vardır ki, ubûdiyetle (kullukla) Sâni‘a (herşeyi san‘atla yaratan Allah’a) ta‘zîm (hürmet) etmeyenlerin veya istihfâf edenlerin (hafife alanların) te’diblerini (cezâlandırılmalarını) te’hîr ve imhâl etse (erteleyip mühlet verse) bile ihmâl etmez. Ve kezâ o Sultân’ın emirlerini nehiylerini (yasaklarını) kıymetsiz görüp îmân ile imtisâl etmeyenlere (uymayanlara) ve ibâdetle kendilerini sevdirmeyenlere ve şükranla hürmette bulunmayanlara rubûbiyetin (Allah’ın terbiye ediciliğinin) ebedî karargâhında (âhirette) elbette bir dâr-ı mücâzâtı (cezâ yeri) olacaktır.” (Mesnevî-i Nûriye, Lâsiyyemâlar, 34)
Yorumlar
Yorum Gönder