EY ŞEFKATLİ RASÜL, EY MERHAMETLİ NEBİ ve EY KALPLERİMİZİN SEVGİLİSİ HOŞ GELDİN.
128. Şânım hakkı için, size kendinizden öyle (izzetli) bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; size düşkündür, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.(1)
Tevbe Suresi
Cenâb-ı Hak Peygamber Efendimiz’e (asm) şöyle buyurmuştur: “Levlake lavlake lema halaktü’l-eflak” (Sen olmasaydın, sen olmasaydın Ben âlemleri yaratmazdım.)
 (1) “Evet, rivâyet-i sahîhada (sahih bir hadisde) vardır ki: Mahşerin (insanların dirildikten sonra toplanacakları haşir yerinin) dehşetinden herkes, hattâ enbiyâlar (peygamberler) dahi ‘nefsî, nefsî!’ (nefsim, nefsim!) dedikleri zaman, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ‘ümmetî, ümmetî!’ (ümmetim, ümmetim!) diye re’fet (merhamet) ve şefkatini göstereceği gibi, yeni dünyaya geldiği zaman, ehl-i keşfin tasdîkıyle, vâlidesi onun münâcâtında (duâsında) ‘ümmetî, ümmetî!’ dediğini işitmiş. Hem bütün târih-i hayâtı ve neşrettiği şefkatkârâne mekârim-i ahlâkı (yaydığı şefkatli güzel ahlâkı), kemâl-i şefkat ve re’fetini (ne kadar merhametli olduğunu) gösterdiği gibi, ümmetinin hadsiz salavâtına hadsiz ihtiyaç göstermekle, ümmetinin bütün saâdetleriyle kemâl-i şefkatinden alâkadar olduğunu göstermekle, hadsiz bir şefkatini göstermiş. İşte bu derece şefkatli ve merhametli bir rehberin sünnet-i seniyesine mürâat etmemek (tâbi olmamak) ne derece nankörlük ve vicdansızlık olduğunu kıyâs eyle.” (Lem‘alar, 4. Lem‘a, 15-16)
128. Şânım hakkı için, size kendinizden öyle (izzetli) bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; size düşkündür, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.(1)
Tevbe Suresi
Cenâb-ı Hak Peygamber Efendimiz’e (asm) şöyle buyurmuştur: “Levlake lavlake lema halaktü’l-eflak” (Sen olmasaydın, sen olmasaydın Ben âlemleri yaratmazdım.)
 (1) “Evet, rivâyet-i sahîhada (sahih bir hadisde) vardır ki: Mahşerin (insanların dirildikten sonra toplanacakları haşir yerinin) dehşetinden herkes, hattâ enbiyâlar (peygamberler) dahi ‘nefsî, nefsî!’ (nefsim, nefsim!) dedikleri zaman, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ‘ümmetî, ümmetî!’ (ümmetim, ümmetim!) diye re’fet (merhamet) ve şefkatini göstereceği gibi, yeni dünyaya geldiği zaman, ehl-i keşfin tasdîkıyle, vâlidesi onun münâcâtında (duâsında) ‘ümmetî, ümmetî!’ dediğini işitmiş. Hem bütün târih-i hayâtı ve neşrettiği şefkatkârâne mekârim-i ahlâkı (yaydığı şefkatli güzel ahlâkı), kemâl-i şefkat ve re’fetini (ne kadar merhametli olduğunu) gösterdiği gibi, ümmetinin hadsiz salavâtına hadsiz ihtiyaç göstermekle, ümmetinin bütün saâdetleriyle kemâl-i şefkatinden alâkadar olduğunu göstermekle, hadsiz bir şefkatini göstermiş. İşte bu derece şefkatli ve merhametli bir rehberin sünnet-i seniyesine mürâat etmemek (tâbi olmamak) ne derece nankörlük ve vicdansızlık olduğunu kıyâs eyle.” (Lem‘alar, 4. Lem‘a, 15-16)
Yorumlar
Yorum Gönder