CUZ'İ GÜNAHLAR CEM OLUP KÜLLİ'LEŞTİĞİNDE TOPLU BELA ve MUSİBETLERE MÜSTEHAK OLUNUR.
(Mesela; Allahın esma ve sıfatlarından olan Kadere küfretmek gibi)
İki gün önce, vizyona girecek bir filimin denk geldi de TV den fragmanını seyrettim.
Masum bir arkadaşının idama mahkum olduğunu öğrenen birisi...! Aman Rabbim..!
Yürekten gele gele..."ben böyle Kaderin....."
Halk arasında ki, (hani anasını avradını ile başlayan) bildiğimiz o meşhur galiz küfürü sansürsüz ve kâfirce (kadere küfür ettiği için) tamamını söyledi.
Bu adam; (bende suç yok, senaryoda öyle yazılı) dese dahi çok samimi ve nasuh bir tövbe etmeden ölse, hafizanAllah Kâfir olarak ölür.
Bunu oraya yazanlarda elbette ki.
Çok acı çok. Hemde çıldırtacak kadar acı.
Kişisel işlenen günahların önü alınmadığında, yada tedavi edilmediğinde, yada tepki gösterilip bu yanlış duzeltilmediginde; genele yayılarak toplumsal günaha, top yekün felakete dönüşür.
Bu da; topyekün bela ve musibetlere düçar eder insanoğlunu. Yaş, Kuru, Ben, Sen, O demeden.
Hepimiz birimiz için;
Birimiz hepimiz için.
Bu kural, hayırda 'da şerrde de aynıdır.
Belalara duçar ne zaman oluruz acaba...?
Kardeşim...kardeşim...ne zamanı..? Ne zaman.!
Buyur işte....! san'a, ban'a, on'a, bun'a, şun'a. Hepimize...ve hatta umum-u Dünya Milletine.
Yalan..Ahlâksızlık...İffetin pes pâye edilmesi..
Emanete ihanet...Gıybet..İftira...Rüşvet...İsraf..!
Can ve mal güvenliğinden endişe ve korku..... Uyuşturucu....Gasp ve çokça haksız kazanç hırsı..Hırsızlık...Canlıya Merhametsizlik...
Cinayetlerin sıradanlaşması..!...!...!....vs.vs.
ÇARESİ DE......!
Ey bana çok "KARİB" (çok yakın) olan ve dualarıma "MUCİB" olan (cevap veren) RABBİM.! Yokluğu yok olan ALLAHIM.!
Sana yada Kader'ine küfreden, kahreden, isyan ve lanet eden müslüman görünumlü zındıkaları sana şikayet ve havale ediyoruz.
ŞAHİT OL YA RAB...!
Biz o zındıkalardan değiliz ve beriyiz.
-Lanet olsun kader sana....hâşâ
-Ah zalim kader....hâşâ
-Ben böyle kaderin........ hâşâ
-Kaderimin bir oyunu bu....hâşâ
-Kader ne ettim, eyledim sana....hâşâ.
-İnsan, kaderini kendi Yaratır...
hâşâ sümme hâşâ.
Bilmişiz ve İman etmişiz ki....!
"KADER" senin esma ve sıfatındır.
Bu şuurumuzu son nefesimize kadar muhafaza etmemizi senden istiyoruz ve dileniyoruz.
Yapıp ede geldiklerimizden, onca küstahliklarımızdan ötürü...!
Bizi, cüzi ve külli afat ve felaketlerden muhafaza buyur.
52“Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O’na tevbe edin ki, üzerinize semâyı bol bol (yağmur olarak) göndersin(3) ve gücünüze güç katsın! Günahkârlar olarak (haktan) yüz çevirmeyin!”
Hûd Suresi
 (3) “Yağmursuzluk bir musîbettir ve cezâ-yı amel (amelin karşılığı) bir azabdır. Buna karşı ağlamakla ve hüzün ve kederle niyaz ve hazînâne (hüzünlenerek) yalvarmakla ve pek ciddî nedâmet (pişmanlık) ve tevbe ve istiğfâr ile karşılamak ve sünnet-i seniye dâiresinde, bid‘alar (dîne sonradan sokulan hurâfeler) karışmadan, şerîatın ta‘yîn ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye ilticâ etmek (sığınmak) ve duâ ve o hâle mahsus ubûdiyetle (kullukla) mukābele etmektir. Hem böyle umûmî musîbetler, ekser nâsın (insanların çoğunun) hatâsından geldiği cihetle, o insanların ekser kısm-ı a‘zamı (çok büyük kısmı) tevbe ve nedâmet (pişmanlık) ve istiğfâr etmekle def‘ olur.” (Emirdağ Lâhikası-I, 43)
Tevfik ve İnayet Rabbimizden.
Salat ve selam Rasulü zişan efendimize.
Allahummesalli ala Muhammedin ve alâ ali Muhammed.
(Mesela; Allahın esma ve sıfatlarından olan Kadere küfretmek gibi)
İki gün önce, vizyona girecek bir filimin denk geldi de TV den fragmanını seyrettim.
Masum bir arkadaşının idama mahkum olduğunu öğrenen birisi...! Aman Rabbim..!
Yürekten gele gele..."ben böyle Kaderin....."
Halk arasında ki, (hani anasını avradını ile başlayan) bildiğimiz o meşhur galiz küfürü sansürsüz ve kâfirce (kadere küfür ettiği için) tamamını söyledi.
Bu adam; (bende suç yok, senaryoda öyle yazılı) dese dahi çok samimi ve nasuh bir tövbe etmeden ölse, hafizanAllah Kâfir olarak ölür.
Bunu oraya yazanlarda elbette ki.
Çok acı çok. Hemde çıldırtacak kadar acı.
Kişisel işlenen günahların önü alınmadığında, yada tedavi edilmediğinde, yada tepki gösterilip bu yanlış duzeltilmediginde; genele yayılarak toplumsal günaha, top yekün felakete dönüşür.
Bu da; topyekün bela ve musibetlere düçar eder insanoğlunu. Yaş, Kuru, Ben, Sen, O demeden.
Hepimiz birimiz için;
Birimiz hepimiz için.
Bu kural, hayırda 'da şerrde de aynıdır.
Belalara duçar ne zaman oluruz acaba...?
Kardeşim...kardeşim...ne zamanı..? Ne zaman.!
Buyur işte....! san'a, ban'a, on'a, bun'a, şun'a. Hepimize...ve hatta umum-u Dünya Milletine.
Yalan..Ahlâksızlık...İffetin pes pâye edilmesi..
Emanete ihanet...Gıybet..İftira...Rüşvet...İsraf..!
Can ve mal güvenliğinden endişe ve korku..... Uyuşturucu....Gasp ve çokça haksız kazanç hırsı..Hırsızlık...Canlıya Merhametsizlik...
Cinayetlerin sıradanlaşması..!...!...!....vs.vs.
ÇARESİ DE......!
Ey bana çok "KARİB" (çok yakın) olan ve dualarıma "MUCİB" olan (cevap veren) RABBİM.! Yokluğu yok olan ALLAHIM.!
Sana yada Kader'ine küfreden, kahreden, isyan ve lanet eden müslüman görünumlü zındıkaları sana şikayet ve havale ediyoruz.
ŞAHİT OL YA RAB...!
Biz o zındıkalardan değiliz ve beriyiz.
-Lanet olsun kader sana....hâşâ
-Ah zalim kader....hâşâ
-Ben böyle kaderin........ hâşâ
-Kaderimin bir oyunu bu....hâşâ
-Kader ne ettim, eyledim sana....hâşâ.
-İnsan, kaderini kendi Yaratır...
hâşâ sümme hâşâ.
Bilmişiz ve İman etmişiz ki....!
"KADER" senin esma ve sıfatındır.
Bu şuurumuzu son nefesimize kadar muhafaza etmemizi senden istiyoruz ve dileniyoruz.
Yapıp ede geldiklerimizden, onca küstahliklarımızdan ötürü...!
Bizi, cüzi ve külli afat ve felaketlerden muhafaza buyur.
52“Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O’na tevbe edin ki, üzerinize semâyı bol bol (yağmur olarak) göndersin(3) ve gücünüze güç katsın! Günahkârlar olarak (haktan) yüz çevirmeyin!”
Hûd Suresi
 (3) “Yağmursuzluk bir musîbettir ve cezâ-yı amel (amelin karşılığı) bir azabdır. Buna karşı ağlamakla ve hüzün ve kederle niyaz ve hazînâne (hüzünlenerek) yalvarmakla ve pek ciddî nedâmet (pişmanlık) ve tevbe ve istiğfâr ile karşılamak ve sünnet-i seniye dâiresinde, bid‘alar (dîne sonradan sokulan hurâfeler) karışmadan, şerîatın ta‘yîn ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye ilticâ etmek (sığınmak) ve duâ ve o hâle mahsus ubûdiyetle (kullukla) mukābele etmektir. Hem böyle umûmî musîbetler, ekser nâsın (insanların çoğunun) hatâsından geldiği cihetle, o insanların ekser kısm-ı a‘zamı (çok büyük kısmı) tevbe ve nedâmet (pişmanlık) ve istiğfâr etmekle def‘ olur.” (Emirdağ Lâhikası-I, 43)
Tevfik ve İnayet Rabbimizden.
Salat ve selam Rasulü zişan efendimize.
Allahummesalli ala Muhammedin ve alâ ali Muhammed.
Yorumlar
Yorum Gönder