KADAYIF OSMAN.

Vaktiyle bir beldede çok meşhur ve maneviyat ve feyzili olduğunu inanılan bir Cami varmış.
Bu caminin de Osman isminde meczup bir delisi varmış.
Osman, gündüz sürekli bu caminin ya içinde yada dışında vaktini geçirir, aklına estiği şeyleri yaparmış. Bazen koşarak abdest alıp kendince kılarmış namazlarını. Yada abdest almadan dururmuş divana.
Ya bir rekat, ya üç veya beş rekat.
Zararsız mı zararsız bir insanmış bu Osman. Kim halini sorsa koşar onun sırtını çok yumuşakça üç defa sıvazlar, hep tebessüm edermiş. En ilginç olanı da; bir tane çocuğun dahi bu Osmandan korkmak gibi bir tedirginlik yaşadığına hiç kimse rast gelmemiş, şahit olmamış.
İnsanın yüreğini ısıtan, güven duyulan bir hal-i varmış.
Halkın aşırı sevgisini de bu meziyeti sayesinde kazanmış. Kimse Osmana bir fıiske vurmaz, vurdurtmazmış. Çok çok az konuşur, konuşurkende hep yere bakar ve gülerek söylermiş söyleyeceğini.
-Osman nasılsın?
Çok nadir cevap verirmiş, sanki kendince Osmanla muhatap olmaya müstehak olanlara cevap veriyor diye bir gözlemi vardı bazı câmi cemeatinin.
Eğer cevap verecek birisi sormuşsa bu nasılsını.
-Ağabeyi iyi, ağabeyi iyi dermiş gülerek, yere bakarak.
Kadayıf lakabınıda rahmetli olan câmi imamlarından bir zat koymuş. Hani sürekli gülmesi, çocukların Osmandan korkmamaları derken o İmam efendi demiş ki; bu Osman efendi aslında Rabbimizin bize bir lütfu, bu haliyle bize şunu demek istiyor.

Ey Allahın kulları;
Şu yalan/dolan dünya ve içindekileri için birbirlerinizi incitmenlerinize üzmelerinize değmez. Hep gülün birbirinize, bu sahte, kandırıkçı dünyanın cazibesine kaptırmayın kendinizi. Hoşgörülü, merhametli ve mulayim huylu olun. Bağışlayıcı, affedici olun. Kibir ve gurura pay-e vermeyin.
(Ahh.. Keşke Kadayıf Osman ağabeyi bunu bir başarabilsek, bu dünyamızda cennet olacak. Ama inşallah başaracağız.)

İmam efendi, Bu mulahazalarını bir cuma vaazında ifade  ettikten sonra demişki bu mübareğin isminin başına gelin Kadayıf gibi tatlı anlamını hatırlatsın diye;
Kadayıf Osman diyelim.
Ve ondan sonra hep Kadayıf Osman diye anılır, tanınır olmuş.

En belirgin bir huyuda temizlik hastası olması. Caminin içi, dışı nere olursa illede temiz olacak. Câmi görevlileri Elektrik süpürgesini çalıştırmaktan bizar olmuşlar. Kadayıf Osman bir yerde toz görse câmi içinde oraya buraya gülerek koşar kimi bulursa, imam-müezzin hemen gider üç sefer sırtlarını sıvazlarmış.
Onlarda anlar ve sorarlarmış;
-Osmanım hangi tarafta diye.
Osman da yan yan gider temizlenmesi gereken yeri gösterirmiş. Temizlenmeden asla vaz geçmezmiş. Neyse ki şarjlı kolay taşınabilir bir küçük süpürge almışlar, Kadayıf Osmana da kullanmasını zorda olsa öğretmişler de öylece Osman müthiş bir zevkle kendince temizler olmuş tozları.

Evet Kadayıf Osman efendinin zahîri yönleriyle hayatı buna benzer güzelliklerle devam edip gitmiş.

Bu câmi ta 15. Asırda Osmanlı zamanında yapılan ve maneviyatının çok yüksek olduğuna inanılan tarihi bir Cami olduğu için; yerli, yabancı çok turist gelir ziyaret edermiş.
Kadayıf Osman, bu gelen yabancılarla asla muhatap olmaz, sanki hiç yokmuşlar gibi davranırmış. Bunu da çok garip bulanlar da doğrusu azda değilmiş.
Ama bu Osman işte; niye böyle davrandığını çok makul sebeplere bağlayamazlarmış. Herhalde vardır bir hikmeti diye düşünürlermiş.

Çokta haklıymışlar, gerçekten varmış bir hikmeti ki gelen misafirlerin arasında açık giyimli hanımlar bazen çok fazla olurmuş, hele yabancı ecnebi turistlerin yanına asla yaklaşmazmış. Yani edebinden, edepsizlerden uzak durdurmuş.
Bu ilgisizliğinin hikmetini de, içinde sadece erkeklerin olduğu bir kaç otobüse teveccüh edip ilgilenmesinden aklı selim bir esnaf bey çözmüş, böyle tevil etmiş.
Bir gün,  yine bir tur otobüsü Caminin yakınındaki otoparka yanaşır yanaşmaz bizim Kadayıf Osman fırlayıp koşarak otobüsün orta kapısının önünde dikeli vermiş.

İnsanlar başlamışlar inmeye, bir süre sonra oldukça çok dekolte giyimli yaşlı bir kadın  merdivenlerden inmeye çalışıyor ama zorlanıyormuş. İşte tam burada Osman başı yerde bir basamak çıkarak bu kadıncağızın kolunu tutmak için hamle yapıyor ama tutmuyor, biraz sonra tekrar uzatıyor elini ama yine tutmaktan vaz geçiyor. Yani bir türlü o çıplak kolu kavrayıp kadının dengesini sağlamasına yardımcı olamıyor. Bunu üç sefer tekrarlıyor ama her seferinde kadının kolunu yada elini tutmaktan vaz geçiyormuş. Yaşlı kadının arkasında inme sırasını bekleyen bir bey yardım ederek indiriyor kadını. Ve bu bey, Osmanın halinden, ahvalinden meczup olduğunu anlıyor ama bu işteki tuhaflığıda hissediyor. Kadının da Osmanın da yanından hiç ayrılmıyor, bu iş nasıl sonlanacak diye merak ediyor. Zaten bu olaya en başından şahit olan bu bey, İmam efendiye olayın bütününü de anlatıyor.
İmam efendide daha sonraki günlerde vaazda cemeate anlatıyor.
Kadayıf Osman yaşlı kadının yanına yanaşıyor, tam eliyle, hani üç sefer insanların sırtını yumuşakça sıvazlama yapıyordu ya; işte onu yapmaya elini sırtına tam değdirecekken sanki elini kızgın bir ateşe değdirmiş gibi canı çok yanmışcasına geri çekerek diğer elinin içine alıp dindirmeye çalışıyor, bir türlü kadının sırtını sıvazlıyamıyor.
Sonra da o yaşlı teyzeye eğilip gülerek;
-Onlar gavur, onlar gavur. Sen böyle girme, sen böyle girme. Abdest al, abdest al.

Kadıncağız zaten Osmanın kendine yaptığı hareketlerden epeyce korkup ürkmüş. Arkadan gelen gelinine, kaş göz işaretiyle bu adamdan korktuğunu onu yanından uzaklaştırmasını istemiş.
Mümkün değil, Kadayıf Osman sürekli aynı cümleyi tekrarlayıp durmuş. Tam camiden içeri girecekken bu Osman efendi ağlamaya başlamış. Kadının Camiye girmesine bir türlü izin vermemiş. Maalesef kimse anlıyamamış sebebini.
Gelininin aklına Rabbim, Osmanın ne istediğini ilham etmiş olacak ki;
-Anne gel hele beraber gidip abdest alıp gelelim. Hani sana demiş ya abdest al, abdest al. Birde öyle yap, bakalım önümüzden çekilecek mi?
Abdest alıp gelmişler. Allah-u Ekber, Osman çok neşeyle eğilmiş yaşlı hanımın ayakkabılarını çıkarmak istemiş, hemen yana çekilerek içeri girmelerine izin vermiş.

Yaşlı Kadının niyeti sadece camiyi gezip çıkmakmış. Kadayıf Osman kadının hep peşinde, başı eğik hep gülmekte, imam odasından alıp getirdiği bir cübbeyi ve büyükçe bir erşabı kadına uzatıp durmakta. İmama durumu haber veriyorlar, imam efendi gelip yaşlı kadına ve gelinine olup biteni sorarak öğreniyor ve diyiyor ki;
-Hanımefendi müsterih olun, lütfen hiç korkmayın. Bu insan bizim içimizde yaşıyor, meczup birisidir ama zararsızdır. O size ne yaptırmak istiyorsa onu hep birlikte öğrenmeye çalışalım.
Kadayıf Osman; öyle yapıyor, böyle yapıyor, nihayet kadına o cübbeyi giydirip, erşabıda taktırarak vaktin namazını kıldırtıyor.
En gizemli olanı ne oluyor?
Yaşlı kadının son selamından sonra Osman;
Yere bakarak ve gülerek;
-Şimdi git, şimdi git;  zaten geldiler, geldiler.
Kadayıf Osman bunu der demez karşı kapıya yönelip fırlayıp oradan uzaklaşıyor.

Allahu Ekber...! Aman Allahım..!
Camiden çıkan o yaşlı hanım daha üçüncü adımında yere yığılıveriyor.
Ambulanstaki doktor kontrol  ettiğinde vefat ettiğini beyan ediyor.
İnnanillah ve İnna ileyhi raciun.

Bu durum, ilim ehli zatlar tarafından şu şelilde tevil-izah ediliyor.

Bu hanımın eceli tamda o vefat ettiği yerde gerçekleşecekmiş zaten. Abdest almadan ve namaz kılmadan sadece Kadayıf Osman Efendinin buyurduğu "onlar gavur" gibi camiyi gezip çıksaydı Allah-u alem İmansız ölme riski çok yüksekti ve belkide öyle olacaktı.
Sırf turistik ziyaret dahi olsa madem Allahın evini ziyarete niyetlenmiş ve madem müslüman; Rabbisi de; sen benim evimi ziyarete geldin bende sana "İMAN" nimetini ikram ediyorum. Son kelamında kelime-i şehadet olsun.
Bunun başkada tevili olamaz diye belirtmişler.
Bunun içinde Allah (cc) Kadayıf Osman kulunu vazifedar yapmış.

Tebessüm ettiren bir olay daha;
bu olup bitenler o otobüsle gelen ve bir başka otobustekilerinde bu olaya şahit olmaları hasabiyle camiyi sadece gezip çıkanların adeta ödleri patlarcasına can hıraş bir panikle hepsi koşarak gidip abdestlerini alıp dalmışlar camiye namaz kılmaya.
Hani ya bizimde ecelimiz gelmişse kabilinden...!

Şimdi Kadayıf Osman nerede mi...?
Nazar ediver hele ruhuna, kalbine ve yüreğine illa ki bulursun sende, sendeki Kadayıf Osmanı.
Yeterki sende; sendeki Kadayıf Osman'ı bulmaya niyetlen. İnşallah bulacaksın..!

Tevfik ve İnayet Rabbimizden.
Salat ve Selam Rasul-u Zişan Efendimize.
(Allahumessali ala Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed.)

NOT.. : Bu fakir, gönüllerde makes bulması niyazı ile kendi dost ve arkadaşlarına gönderiyor, sizlerde uygun bulurda paylaşırsanız arkadaşlarınızla..!

***Hayra teşvik eden, onu yapan gibidir.***

Yorumlar

Popüler Yayınlar