Akıl ve Ruhumuzun İhtiyaçları...!!!
İLİMSİZ TARİKAT, RUHSUZ/İMANSIZ İLİM ÇOK TEHLİKELİ BİR HAL ALMAYA BAŞLADI.

Medrese (İlim)-Tekkeler (Tasavvuf/Tarikat)
Günümüzde Medresenin karşılığı;
Milli Eğitim ve YÖK olurken, Tekkenin karşılığı da sivil toplum örgütleri ile kısmi olarakta dernekler, vakıflar oldu.
Diyanet işleri ise her iki görevi yapmaya (ilim ve tarikat) endexli ama; malesef çokta başarılı olamadı/olamıyor yada oldurulmuyor. Sadece öneri ve tavsiyelerde kaldı.

İnsanın iki boyutlu eğitimden geçtikten (zahiri-batını ilimler ve tasavvuf-tarikat) sonra ancak kemalatı inkişaf ediyor.
Ulema (ilim ehli müderrisler) ve Meşayih (tassavvuf ehli olanlar, şeyhler) birinin az yada yeterli olmaması kemalatının tamamlamasını çok zorlaştırıyor. 
Alim, insanı aklen eğitirken, Meşayih te kalbimizi temizleyerek maddi ve manevi hayatlarımızı terazi kefeleri gibi dengeli yaşamaya hazırlıyor.
İnsanı İlim-hakikat aklen ve idraken eğitirken,;  Tasavvuf-Tarikat ise ruhun gıdası olan marifet cilvelerinin ikramlarına ulaşmanın yollarını açıyor.

Ama bu akıl ve kalbin ihtiyacı olan İlim ve Tarikat; ehline adeta at başı gibi dengeli öğretilemez ise Tahkiki İmana ve devamındaki diğer evrelerdeki yüksek mertebelere ulaşabilmesi ciddi yaralar alıyor.

En tehlikelisi ise; yarım eğitimle canlı hayatlara gönderilen bu bireyler cinnet derecesinde hem kendi hayatına hemde temsil ettiğini sandığı İslam inancına çok ama pek çok zarar veriyor. Ve an acısı da bu şahıs bunun farkında bile olamıyor..!!!
Haptığı her fiil ve eylemlerini en doğru bilip, kefere ve fecerelerle Allah adına savaş yaptığının motivasyonu ile amelleri zulme tedbil edebiliyor.

Alt yapısında ilim olmayan bir tarikat mensubunu şeyhi, zakiri çok kolay kandırıp, durumuna göre maddeten, bedenen, psikolojik defermasyonla adeta robot haline dönüştürebiliyor. Her istediğini müridinden rahatlıkla alabiliyor. Şeyh sapkınsa müridinide heva ve pis emellerine rahatlıkla alet edebiliyor. En acısı da mürid, kendisine  yaptıkları bu iğrençlikleri mertebe kazanmak için yapılan sıradan bir ritüel olarak görüyor, asla hicap duymuyor, pişman olmuyor. Yani alanda satanda razı, memnun oluyor.

Çok ciddi bir durum bu. Ülkemizdeki çarpık maddi eğitimsizlik, manevi eğitimsizlik insanlarımızı bu kadar aptallaştırdı, az bir gayretle kandırılıp iğrenç işlere alet olur durumlara getirdi.

Ruhsuz ilim ehli; aklına güvenerek bize sadece Kuran yeter, sünnete ve hatta Peygambere bile ihtiyaç yok der oldu, bir başka ilim erbabı; Haşa Allah'a gerek yok dedi. Ve daha bir sürü sapkınlıklara düçar oldu, olunuyor.

İlimsiz ruhaniyet ehli de; evrad-u ezkarla kalpte az bir gayretle kısa bir sürede bazı firuzatlar kendinde inkişaf ettiretek kendisini uçacak kadar manevi mertebelere ulaştım zannı ve gafletiyle hayatı allak bullak oluyor, olmaya devam ediyor.
Bu gruptaki müslümanların ilmi alt yapısı çok yetersiz olduğu için az çok yaşadığı bu metafizik olaylardan dolayı imanını dengelemekte çok aciz kaldı, hafizanAllah kibre kapılacak bir cendere içine girerek belkide cinnet eşiğine kadar geldi hayatı.

Demem o ki... ; Akli ve Ruhani denge mutlaka sağlanmalı. Bunu yapacak olan otoritelerde bir araya getirilerek ortak akılla yön belirlenmelidir.
Ne İlim ehli Meşayihe yukardan bakmalı, nede Meşayih ilim ehline kafir, zındık demeli.

Bu iki ilim ve irfan ehli gruplar; güzel bir konsensusla birleşip çokta güzel ve hayırlı sonuçlara kapıların açılacağı planlı, programlı çalışmalar başlatarak insanımızı iğrenç aç kurtlara yem olmaktan çok rahatlıkla kurtararak hayatlarımızı mamur hale getirebilirler. İnşallah ve İnşallah.

Tevfik ve İnayet Rabbimizden.
Salat ve Selam Rasul-u Zişan Efendimize.

Yorumlar

Popüler Yayınlar