KORKUYA İHTİYACIMIZ VAR.
HEM BU DÜNYAMIZIN HEMDE AHİRETİMİZİN MAMUR OLMASI İÇİN.
AMA KİME KARŞI BU KORKU..?

-Sen dersini çalışma bakalım, akşam baban sorduğunda ne cavap vereceksin?
-Bu son şansınız,  bu imtihandan zayıf alan sınıfta kalır.
-İşinde persormansı yeterli olmayanın görevine  son verilecek.
-Müşterisini aldatan esnafın çalışma ruhsatı iptal edilecek.
-Taksitlerini düzenli ödemeyenin evini banka elinden alacak.
-Apartman kurallarına uymayan kiracı daireden atılacak.

Ve bir sürü çoğaltılacak örnekler var.

Bu saydıklarımız dünya ve içindekileri için.

Menbağında olan mutlak bir korku var ki bu korku geçici ve kalıcı (dünya-ukba) hayatlarımızı mamur edecek yegane korku kaynağımızdır.
"RABBİMİZİN GAZABINDAN KORKMAK"

Allahtan korkacak bir evlat yetiştir sür bayıra, çayıra.
Bayırda müreffeh olsun, çayırda.
Mesela, dünya hayatında da insanlar korkuyla disiplinize ediliyorlar ya.
Bu kurallara uyma disiplini olmasa üç kişi bile birarada yaşayamayız. İllaki niza, kavga çıkar.
Adeletli ve Hukuki olana demokratik devlet, kominizim, monarşi, krallık vs. gibi olanlarada despotik devletler denmiş.
Demokrat olanlarda kendi aralarında; gerçek-hakiki demokrasi yada kısmi demokrasi ile yönetim oluşturmuşlardır.
Ama bu saydıklarımızın hepsi yaşadığımız bu dünya düzeni içindir.
Dünya ve Ukba için olanı ise biz müslümanlar için son peygamber, Efendimiz Hz. Muhammed sav le birlikte başlayıp kıyamete kadar devam edecek olandır.
KUR'AN  ANAYASASI dır.
Bu düzende de; en başta Allaha kul olma mutlak şartı ve O'na koşulsuz itaat şartı; şeksiz ve şüphesiz olmazsa olmaz koşuldur.
Sonrada peygamberine iman gelmektedir.
Soru...: Müslüman sadece Rabbinden mi korkmalıdır? Rasulünden de korkmalı mıdır?
Cevap.: Sadece Rabbinden korkmalıdır. Rasulunu İman edip çok sevmelidir.
İlah olan Allah'dır. Çünkü o Vahitdir.(=Tektir=)
Hani gözlerimizin nuru Efendimiz sav, Ömer ra efendimize hitaben;
-Ya Ömer beni ne kadar seviyorsun diye sormuş.
-Ya Ömer benden ne kadar korkuyorsun diye sormamış.
Rabbimiz de; Habibim, sen onlara yumaşak davranmasaydın etrafında hiç kimse olmazdı.

Yani sen benim bir Kulum olduğun halde despot davransaydın; benim razı olacağım bir kul olamazdın ve dolayısı ile peygamberlikte, komutanlıkta, yöneticilikte yapamazdın.
Anlamalıyız ki...!
Korkulacak tek varlık var oda;
ALLAH AZZE ve CELLA Hz.

Bizler, ekseriyetle itaat etmekle korkma fiilini birbirine karıştırıyoruz.

Rabbimiz, bizim O'na itaat etmemizi zaten biz kullarına kesin hükümlerle bildirmiş. Şöyle yaparsan cennetimdesin, yada böyle yaparsan başına tokmak inecek bilesin. Bu kadar net ve kesin. Nazlansakta, tuzlansakta akıbetimiz bu iki tercihten (hayr-şer) birisini seçmemize bağlı.
Rabbinden aklını kullanarak korkarsan kazanırsın. Rabbinden hem korkar, hem sever hemde utanırsan makamın âl'ayı illiin olur.
Ukelalık edersen (ki böyle bir hakda vermiş yaradan bize) kabadayılık ederde İlahlık taslarsan makamın esfeli safilin olur.
Bu kadar basit, anlaşılması bu kadar kolay iki yol.Hayr da Ruh; şer de Nefis ve Şeytan yaşıyor.
Hangi mevki ve makamda olursan ol.


Dünya ya dönelim.
Kendisine itaat edip, kurallara uymayı istemek yerine "KORKULMASI" nı isteyenler ve "KORUTANLAR" cuz-i iradesindeki halkını "KORKMAYA" zorlayanlar ne yapmış oluyorlar...?
İLAHLIK YAPMAYI SEÇMİŞ OLUYORLAR.

Dünya, niye altına üstüne geliyor-u birde bu mulahazalar ekseninde tefekkür edelim lütfen.

-Korkma! korkma!  gel yanıma; bende senin gibi kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.(sav)
-Ya Ömer, adeletten şaşarsan seni bu kılıcımla düzeltirim. sahabi

Fazla söze ne hacet.

Dünyanın başından zamanımıza kadar tarihi olayları hatırladığımızda, itaat yerine (itaat, cem olmuş toplulukların adelet ve hukuk kuralları çizgisinde müreffeh yaşamaları için belirlenmiş kurallara riayet etmek, yöneticilere saygı duymak, söz dinlemek) yüreklere korku salarak despotik yönetimi tercih edenler mutlaka ve mutlaka zelil ve rezil olmamışlar mı?

Çünkü; kendilerini Yaratıcının yerine koyma küstahlığı ve cehaleti ile makam-mansıb zehirlenmesi yaşayarak helak olmuşlardır.

Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehil ve Ebu Lehebler gibi.

Aslında biz; Öğretmenimizden de, babamızdanda, yöneticimizden de korkmuyoruz, onlara itaat ediyoruz.
Biz aslında; musbet veya menfi sonuçları yaratan Rabbimizden Korkuyoruz.
Babaya, öğretmene itaat etmemenin Rabbimize  karşı gelmekle eş değer olacağı ferasetinde yetiştirilmiş olsak zaten bu itaatsizliği yapmamış olacağız ve hep beraber kazan kazan elde etmiş olacağız.
Kurallar ve Yöneticiler sadece itaat edeceklerimizdir.
(soyut olanlar ve somut olanlar)

İtaat edip Korkacağımız ve seveceğimiz mutlak tek, vahit olan varlık ise;
"ALLAH AZZE ve CELLA Hz.dir."

Başımızda kopan bu kadar kıyametin sebebi ne kadar çok net belli değil mi...!!!

Dünyadaki Yönetenlerin ekser çoğunluğu sözlü ikrar etmeselerde fiili durumlarıyla İlahlık derecesinde kendilerini görüp, teb'alarına bu küstahlık ve gafletleriyle muamele ettkilerinden her geçen gün, dünyamız daha da vahimleşmiyor mu?
Dünya toplu bir cehennem olma yolunda. HAFİZANALLAH.

Bize düşen, kul olma şuuru ile Rabbimize dua dua yalvararak ona sığınıp, onda teselli bulmak olmalıdır.

İnanın kardeşlerim, hangi ülkede yaşarsak yaşayalım illaki adeletsizlikler, hukuksuzluklar çoktanda çok. Bazı ülkelerde oran az iken bazı ülkelerde bu oranın çivisi bile çıkmış.
Hele dünya milletlerindeki gelir dağılım oranına bir bakın ne demek istediğimiz orada yazılı.
Ve bizim Ülkemizin durumundan da çok endişeliyim.
Cidden dünya başa taç edilmekte zıvanadan çıkıldı çıkılacak.
Hürmetli dua ile.

Yorumlar

Popüler Yayınlar